ÇEVRE ŞİİRLERİ

Uzun bir tatil gününün sonunda
Balkondan körfeze bakıyorum
Yorgun güneş yavaş yavaş batmakta
Bitkin de olsa durmak yok ona
Dönen dünya ile başı belâda.
Kırlangıçlar ötüşüyor uçuşarak
Marmara'dan esen meltemle
..

Gökyüzünde kara kara bulutlar
Ankara’dan yine kara haber var
İşçi köylü memur ve tekautlar
Ankara’dan yine kara haber var

Yağmur yağar alt geçitler der’olur
Çalışmadan yandaşına kâr olur
..

Kendini bul
Gör çevreni derincesine
Bak çiçekler nasılda açar bahar ışığına
Gök mavi gülümser yüzün hürmetine
Kendini bul
Asma tatlı simanı cihana
Ellerin dokunsun toprağın sıcağına
..

Laleler sümbüller açtığı zaman
Bir solmuş gül görsen işte o benim
Bülbüller şakıyıp öttüğü zaman
Bir susmuş dil görsen işte o benim

Suların çağlayıp aktığı yerde
Martıların kanat çırptığı yerde
..

Artık yoruldum
Beni yordun dünya
Çok üstüme gelindi
Anlayamadım dünyanın güzelliğini

Bende yaşamak istedim
Bende mutlu olmak
..

Yol vermiş bağrından insanoğluna,
Geçiversin diye yüce Toroslar.
Leke sürdürdün mü aşık şanına?
Böyle çok aşığı gördü Toroslar.

Heybetle yükselir çevre yolunda,
Adana’ya giden görür O'nuda,
..

dönüşür anılar saklı kentlerde
kaç sur eskitir kan topları
padişah olmak neye yarar
yalnız bir kalebendin içinde

hafızayı çepe çevre sarar duvarlar
ve bitmez zafersiz hiç bir işkence
..

Bugün ukala tarafımdan kalktım
Bütün kahkahalarım
Tek ayağı eksik bir koltuk
Ayakta duruşu
Ufuklarından bulutlanmış göklere benziyor

Sırtımı bıçaklara hedef tahtası yaptım
..

Derin bir yürek nefesi bu; tanırım
İçmek istersin buzdan bir suyu
Dişlerin kaçar önce
En uzun hasreti yaşamak gibi
Kanmasan da yanarsın

Sessiz bir çile işidir sevda;
..

Gün gectikce
Denizin gözü morarıyor
Göğün gözünden
Simsiyah asitler yağıyor
Toprak ana ölüyor
Dünya kör, gözüyle bakıyor
Bu güzel vatan
..

Kırık dökük bir ıslık çalarak geldim
Adım adım kovalıyarak geceyi
Liğme liğme olmuş bir yüreği
Avuçlarımda sundum size
Sırtıma saplanan kanlı hançerle
Ayaklarıma dolanan
Gecenin yalancı maviliğini
..

Şu gurbet bitirdi bizi
Ne imkan ne çare kaldı
Tarih oldu sırrı gizi
Ne çevre ne yöre kaldı

Ne bayramı bayram gibi
Ne seyranı seyran gibi
..

Anlatılmaz yaşanır
En son dermansız hastalğının adı
Adım adım,sokak sokak,ev ev birikmiş
Cehallet iki yüzüne yapışmış

Her durum her yorum anlatılmaz
Tek tek savaşılmaz
..

Doğduğundan bu güne
Yaşamın her yerinde
Sahip olduğun yere
Her an her zaman hakim ol

Doğru yoldan yürümeye
Haksızlığa karşı duymaya
..

Suratına bakan bin pişman
Sanki eski mahkeme duvarı
Dökülüyor parça,parça bir surat
Karşımda duruyor yaşlı koca duvar adam

Yaşadı yaşayalı bir arpa boy
Uzamadı ne çevre ne dost
..

Puslu bir akşama doğru
çernobil aktı içimden
maçka gözlerimin altındaki siyahlık.

sen delikanlı bir öykü bırakırken Karadeniz'e
sürmene tanığın
zigana yüzün
..

Burada diyalektik denen bir olguyla, bilincinizin gücü ortaya çıkmaktadır. Nesnelliğin size doğrudan bağıntısı olmamakla, bu ilişki tek yanlı bir gücün sürdürülmesidir. Bu tek yanlı güç BİLİNÇTİR. Bilinç kendi dışındaki varlığa bir çevre olmanın etki sel özelliğini göstererek, nesnelliği; sanki doğal bir çevre şartları nesnelliği altındaymış gibi değiştirip, seçme ayıklamasını yapmaktadır.

Şu unutulmasın çevrenin değişmesi, olay ve olguların durumlarını değiştirir. Ne var ki çevre genel bir bütünlüktür. Yani tek tek durumlarda değişen olgu ve olaylar da çevrenin kendisidirler. Çevrenin etkisi ile değişen bir bitki faunası (bitki varlığı): hayvana göre, hayvanın çeşitliliğinin ve hayvana dek varlığının değişmesini sağlayacak olan bir çevredir. Ya da kurak bir çevre, suyu olmayan susuzluktu bir değişme; çevre olanın da kendisidir. Sulu bir ortam, çevrenin nemli olmasının özel basınç durumudur.
Bununla şunu demek istiyorum bilinç kendi başına bir durum olmayıp çevrenin ilişkisinden çıkan bir konum iken; bilinç, üretim araçları üzerine ve üretim araçlarına çevre olmanın girişen basıncını uygulamıştır. Toplumsal işleyişte insan bilinci, toplumun nesnel araçlarına, çevre olan etken bir girişmedir. Üretim güçlerini seçerek, üretim güçlerini düzenleyerek; onların yasallıklarından yeni durum yasallıkları ortaya koyarak, üretim güçlerini insanın yararına dönüştürür. Üretim teknolojilerini geliştirir.

Bu eylemi ortaya korken bir çevre olan insan bilinci, etkilediği durumlardan kendisi de etkilenerek öğrenir. Çevrenin etkilenen bir olayı boyutuna geriler. Yani etkileyerek çevre olma ve çevrenin bir etkilenen olayı olma girişmesi, tekrar yeni durumlarla çevre olarak, etkileyen olması da aynı andadır.

..

Bu günkü yazım

11.06.2013 Salı Bu sabah Haber türk televizyonun da iki saati geçkin taksim gezi parkından calı yayın vardı bende evde oturdum baştan sona kadar izledim eğrisiyle dorusuyla eksiğiyle fazlasıyla bana ait olan izlenimlerimi ve görüşlerimi
duygularımı bende sizlerle paylaşmayı uygun gördüm
Gençlerin bol olduğu bu gezi parkı eylemi eskiden olduğu gibi bu günde görünmez keramet sahibi ellerin işi diyorum
bu eylem özünde çevreyi koruma eylemimiydi
Yoksa bu eylem devlete karşı koyuş eylemimiydi ikisini bir birinden ayırma zorluğu vardı
..

Bizim tercihimiz değil! Tüm anatomik ve bilimsel bilgiler ışığında erkekliğin kadınlıktan türeme olduğu gerçeği varken; ana rahmine düşen her ceninin dişi olduğu ve sonrasında olası Y kromozomunun gelip testesteron hormonu yüklemesiyle cinsiyet farklılığına yol açana kadar embriyoların, bebek beyinlerinin ve hatta cinsel organlarının dişi olduğu bir gerçekken, hala daha kadının erkeğin kaburgasından yaratıldığı düşünce, inanç veya dayatmasıyla buna inandırılıp yada zorla kabul ettirilip erkek egemen bir dünyada yaşamak bizim tercihimiz değil!



Bizim tercihimiz değil! Tüm dinler kadın-erkek eşitliğini savunurken, tüm demokrasiler kadın- erkek yanyana olmalı söylemlerini yasalarla belirtirken; aile, çevre, toplum baskıları, tepkileri ve dayatmaları sonucunda ataerkil ve erkek egemen bir ülkede ve dünyada yaşamak bizim tercihimiz değil!


..

APTALLAR! ! !

ucu bucağı nerede
dünya bir nokta mı sonsuzlukta
ya dev aynasında ki sen
beyninin yüzde onunu kullanabilen i n s a n!
sorular yanıtsız
..