Barok bir karanlık bu gece devriyesi
Yenilginin adımları
Daha ne kadar yenileceğiz
Üstümüze çöken okkalı kış
Hiç çaresizliği gördün mü
Hiç kederden bir karanlık ördün mü
Gecenin bir yarısı
saat dört karanlığı
Beynimde çekirgeler yürüyor
sesleri anlaşılır ve dikkatli adımlar atıyorlar
Çoğu şey akıyor
Hissedebiliyorum
Gölgeler altında
Düşünceler altında
İçimden dışıma
Dışımdan içime yol sızısı göç
Uzak uzak yollar değil sade
İçime yolculuğum
Musluğu açıyorum
Herkesten uzakta
Kollarım havada
Gerçekler akıyor
Su yosun kokuyor
Omuzlarımdan aşağı Sarabande çalıyor
Yaklaşık elli yıllık bir evin
ahşap döşemesine bakarken buldum kendimi
Bir rüya kadar baygın ve anlamsız
Sonra dışarıya çıkıp cadde boyunca yürüdüm
Ve gülen yüzlere dikkat ettim
Sonra ilk otobüse binip
Günler içindeyim, dikenli güller içinde
Çarpılmış küller içinde
Ömrüm bir rüzgar gibi geçti
Ovalardan şehirlere koştum
Şehirlerde boğuldum insanlara küstüm
Kuytulara kaçtım, kalabalıklara
Hamamda ilk gözyaşları
İlk kırgınlığım gibi
İçli bir nota kulaklarımda
Can vermeye koşan
Atilla’nın ordusu
Netameli bakışlar
Sırf düşüncelerinden uzaklaşmak adına
kilometrelerce yolculuk yaptı
ve kendini kandırdı…
Bastırmaya çalıştığı düşünce dumanı
Parlamaya hazır bir alev gibi
bir hatıranın rüzgârını bekliyordu
Hepsini gördün
Bütün yitirmeleri
Aşkın siyahını ve kederin beyazını
Arkadaşlıklar
Ayrılıklar
Hepsini gördün
Şiirler, demir gibi içerli
Bir sonraki adımı bilmek
Adını bilmeye benzemez
Bırak gökyüzümüz çiçek koksun…
Konuşmak,
Dörtnala anlamsızlık koşusu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!