Gençliğinin dikenli telleri
Bir uçurum gibi durur aramızda
Minör travmalar
ve majör umutlarla
İşte ömrünün aynasındayım
Gözlerinin korkak aynasında
Her şey biraz karanlıkla başladı
Adımlarım, kendimden uzakta ve yakında
Ve kaldırım taşlarında
Ve hüznün bütün dikey odalarında
Yürüdüm...
Bak yağıyor dışarıda
Sessiz ve inceden
Yılın ilk yağmurları bunlar
Ama ilk karşılaşmam değil bu duvarlarla
Her şey böyle yürüyor galiba
Herkese
Buğulu camlar ardında bekleyiş
Ansızın çekilen çizgiler
Ansızın çekilen çileler
Bu çaresiz çarelere inat
Hiç mi hakkımız yoktu ey Tanrım
Hiç mi hak etmedik
Köyümün ceviz ağaçları
Gölgesinde çocukluğum
Piyano sonatları
Yenilgi,
çapraz yenilgi
Testere ağzı
Canımızı ezdiler
Taşlar altında
Günahlar altında
Gökyüzü şahit
Zamanın kırbaçları şahit
Ciddiye aldıkça yenildik
Koşup
koşup
kendime çarptığım bir duvar var
umutlarımdan yüksek
acılarımdan alçak
Yükseklik korkum mu var aşktan yana
Şiirlerin ağır, siyah duvarları var
Zaman hırsızı kadınlar
Gelip duvarlarımıza dokundular
İpekten izleriyle
Derin denizlerimize karıştılar
İzinsiz ve seviyesiz...
Bir yanımız eksik kalmış hep
uçurumlardan düşerken.
Sevdiklerimiz,
kayalıklarda açmış çiçek
düşerken gördüğümüz.
Biliyorlar düşeceğimizi
Umudum ne zaman göğe uzansa
Yapraklara kara sular akar
Ellerime dokunulsa
Ağaçlar yaprak döker
Acemaşiran hüznüyle bir sessizlik geçer
Birden güzel şeylerin sisi çekilir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!