Bir yürek ürpertisi mi neydi duyduğum bir serçe sürüsü içinde; tedirgin, ürkek... Atışını hissetmek yok muydu o yüreğin...? ! Can dediğimiz çarpıntıları bile duyumsayabilmek kadar heyecan vericiydi, gelincikler kadar masum, kelebek kelebek uçuşlu ve kekremsi...
Zamanın boyutları içine sığılmaz bir güç taşırken mutluluk yüklü bulutlardan alıyordu özlemini yürek yürek söylenen şarkıların ölümsüzlüğünde... Ki o ölümsüzlük, sevgiyle sunulmuştu hayatın kıvılcımlarına; yaşıyor, yaşatıyor ve yaşanıyordu umudun mavi kanadında gezinen alıcı kuşlar misali...
Canımdaki can'dı, canımdaki can! ...
Bir bahar yeliydi, yürek seliydi bağrıma vuran... Eşsiz güzellikte bir seslenişti, elleri ellerime değişti, yüreği yüreğime...
Uzak ülkelerin yakınlığından taşımıştı güzelliğini çiçek çiçek... Açıvermişti bahar bahar...
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel, dokuz ay dursun
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.



