Hastane önü parkı;
Hakkı hiç iade edilmemiş gibi
Bir parktan hallice yüklü
Bankı, bir banktan hallice küflü
Sanki bir aşktan hallice suçlu.
Yüzüm mahrum kalırsa gözlerinden,
Bir kabir kazılır bana fizanda.
Bir kul fatiha okumaya niyetlense ruhuma,
Bitiremeden unutacağı uzak diyarlara,
Seni tanımamış taşlara gömülür cesedim.
Örülmüş ağ gibi ruhsuz kelimelerle
Laflar döküldü yolumun sapaklarına.
Üstünü örtemediğim hakikatlerle
Mani olamıyor gözüm kapaklarına.
Önüme geçip set örmesin bu dünyalık
Gökyüzüm,
güneşim hafif mağrur.
Ayağımın altındaki taşlarsa daha vakur.
Yamacımda kurumuş otlar asil biraz.
Dipsiz çukurda tuzlu sularım daha hırçın.
Manzaram ve ağacım yalnız.
Şu soluk tavanı izlemekten yoruldum sâdık
Suratsız duvarların arkadaşlığından da gına geldi
Samimiyetine inandığım tozlu bir pencerem var işte
O da ara sıra farklı manzaralar gösterir diye.
Zoruma gidiyor artık içimde bir depresifle yaşamak
Müzik sesi bastırdı yine haykırışları,
Kolay olmaz onarmak, yaptığın yıkışları,
Kış ortasında kalmışken yuvamı yakışlarını,
Unutsam artık gururumu ezen bakışlarını.
Kış faslında ocağın olacaktım,
Çok tuhaf değil mi sadık?
Hak etmediğim ne çok şey var,
Veya hak edip alamadığım?
Ne çok giden var, ardından baktığım!
Meğer biriktirdiklerimmiş pişmanlığım.
Beyaz taşlarla çevriliyor her yan önce,
Böylesi daha temiz bir manzara doyasıya.
Kuzeyli birinin sürdüğü boya dökülünce,
Güneylinin fırçası yetişiyor boyasıyla.
Hemen karşı tepenin zirvesinde dünden beri,
Ey şiirlere mesken, ağaçtan bozma mahluk!
Gel de kederimle siyaha boyansın beyazlığın.
Aç avuçlarını, bir düş daha karalasın kalemim,
Yazsın yalnızlığını göğsüne perçem vururcasına.
Yavaş yavaş zifir kaplasın kardan aydınlık yüzünü
Bir sis gibi çökmüşse ismim hayatına,
Güneşin doğmasını bekle şafağında.
Artık netse önünde açılan yollar,
Şükür secdesine var seccade kucağında.
Bilseydi insan yarının neler gizlediğini,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!