Her gün değişiyordu gülüşün. Bazen hırçın dalgalar gibi vuruyordun gözlerime.
Bazen saçlarıma kar gibi yağıyordun. Ateşi başına vurmuş güneşin, nisan yağmuru oluyordun. Başımı döndüren asi bir rüzgâr oluyordun.
Yalınayak yürüdüğüm ana kucağı oluyordun. Sıcak ve kokusu burnumdan hiç
gitmeyen. Babam oluyordun gözlerimi açar açmaz ilk gördüğüm. Saçlarındaki akları hesaplıyordum, uykularını bensiz gecelere bölüyordum.
Ne zaman bir köşeyi dönsem karşıma çıkan aşina bir yüz oluyordun. Hayalini sarıp sarmalıyordum. Yakınlaştıkça uzaklaşıyordun... Kâh çocukluğum oluyordun. Bir saklambaç oyununda kaybettiğim diğer yarım... Hangi taşı kaldırsam altından sen çıkıyordun. Hangi yana baksam gözlerime doluyordun.
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem