Gölgeleri eskiten bir ağaçtan yükselen tını,
Tarihi hırpalayan bir freskin gövdesinden taşan hüzün,
Yağmurun bir caddenin nefesinde gezinen telaşlı ayakları,
Ayakları yere sağlam basmayan bir balkonun yükseklik korkusu,
Mevsimlerce zorlanan zıtlıkların bir idare lambasının altında yankılanan tiz çığlığı,
Özünden koparılan bir gramafonun kendi benliğiyle yaşadığı çelişki,
Sessizlikten düşen yorgun bir sesin bir gazoz kapağı içinde esrimesi,
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta