BENEKLİ’NİN BİR GÜNÜ
Güneşin parlak ışığı son sürat aşağıya inerek, sekizgen pencereden süzülerek odayı aydınlatmaya başladı. Odanın içinde ikişer katlı iki adet ranza yatağı bulunmakta, duvarlarda süngerimsi şeklini andıran termitlerle süslenmişti.
Güneşin yakıcı sıcaklığıyla kendine gelen yavru ve sarımsı renklerine karışık siyahımsı elbisesi olan arı uyandı. Uyanmasına uyandı da, güneş ışığının sıcaklığı vücudunu yakmış olmalı ki, acıyla ikinci kat ranzadan inerek odanın kapısını açıp dışarı fırladı, acıyla;
-Anne anne, annnneee, her tarafım diken batmışçasına yanıyor, yetiş anne.”diyerek geniş ve boyu sonsuz denecek derecede görünmeyen boyu vardı. Tam bu sırada havada uçan, parlak bal renkli elbiseli kadın yere alçalıp kondu.
-Benekli oğluma kim zarar vermiş bakalım.”diyen ana arı, yavrusunun yanağından öptü.
-Söyle bakalım arsız arıcık, seni kim ağlattı?
-Aman anne dadım gibi telaşlı soru sormayı bırak da, neden termitlerle pencereme döşettirmedin?
şu anda, şimdi,şimdi?
Evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı,
ayakta mı?
Kolunu kaldırmış olabilir,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta