Beni bir geceden önce, hatta akşamın ilk ışıksızlıklarına yakın, uykudan yeni uyanmışlığın zindeliğiyle görürseniz gezerken sokakta, anlayın ki günlerce onu düşlemişim.
Uykuyla uyanıklık arasında.
Açılmakta gecenin yumuşacık kanatları, herkes nevi şahsına münhasır bir aceleden, ceplerinde ne kadar beziklik varsa düşürmüş yerlere.
Gerçekten birine çarpmak, birinin üstüne basmak, birini alıp cebine atmak işten değil yollarda.
Kendime ekmek arası balık yerine beynime bir acı çekmek arası mutluluk yaptırdım.
Yine o rıhtımdayım.
Sildim ilahları hafızamdan, baktım beyazdan siyaha dönmüş silgim. Söyleyiverin başka köle bulsun Firavun. Vura vura kırdım kafamda silahları, bitirdim bitirmesine de mermileri karın doyurmuyormuş.
Kopardım şu öldüren uzvu kansa kan,
Tanımıyorum ordunuzu, ben de böyleyim işte, var mı ötesi?
Bir yorgunluk çöktü üzerime yine, ama bu sefer başka sızlıyor sırtım.
Adam gariban,
Çoluğu, çocuğu gariban adamın.
Mahallede derme çatma evler,
Yollar çamur,
Konusu komşusu desen pesperişan.
Bir deri, bir kemikden, bakıyorum da demikten beri sokakta naralar atıyor kediler,
Ağlarsan ağaca ağla medet yok insanlardan.
Tutunmak istersen uzan da o ağacın dallarına tutun.
Sadece ağaçlar anlar halinden bulutun.
Belki dinleyecektir birisi seni ama bil ki göstermelik.
İnsanlar çıkarcı, kindar ve korkaktır oldum olası.
Sen bilirsin ki gözyaşların dupduru, billur bir sudur.
Ağlayasım var ağlayasım.
Sakladım samanı ve işte geldi zamanı,
ağlayasım var.
Şehrin ışıkları sönünceye kadar,
Şöyle eşek sudan dönünceye kadar ağlatasım var gözlerimi.
Atlayasım var bana yüksekçe bir yerini gösterin gövdemin.
Gözünün ucundaki bir damlacık yaş anam.
Bekler durur dalgın dalgın bakarak ufka eşikte.
Sallar olmayan bir bebeği olmayan bir beşikte.
Yağmur başlar yağmaya, tanesi düşer cama, sorar; "hayırdır yine nerelere gittin öyle, birini mi beklersin kadın anam?"
"neydim gızım bir yanım yarım, gün sayarım, bizim oğlanı beklerim öyle. Gelecekti de bir türlü gelemedi gitti askerden. Sen gördün mü yolda, gelip geçtin mi onun üzerinden?"
Gözünün içine içine bakıp bakıp anamın, süzülerek akıp gider o yağmur tanesi camından.
Bir çiçek göremez oldu gözlerim sokakta.
Bir yeşil yaprak, bırak çiçeği.
Bu mevsiminden değil, bu başka başka bir başka.
Öyle meşgulüm ki güzelim, öyle müşkül her lafım, kıymık, şarapnel dört tarafım.
Aştı boyumu, bu mevzi diye mezar mı kazmışlar bahçeye?
Topraktan başka hiçbir şeyi göremez oldu gözlerim.
Bu şiir aslında bir ağıttır.
Yazıldığı kağıt ise ıslak bir kağıttır.
En kutsal acıyı devralmıştı ruhum.
Bu sabah yine selam durdum Atam'a.
Onu tanıdığımda henüz çocuktum.
Ot ile beslensin açlar.
Çayırlarda otlansın atlar.
Yellensinler gelip giderken.
Belki miğdeleri biraz rahatlar.
Olmaz ise yolda bıraksınlar o en değerli yüklerini.
Dursunlar az ötede iki dakka.
Merhaba bizim çürük binamızın şu tombul sakinkinleri.
Merhaba.
Gün boyu tepiştiniz dairelerinizde, hadi hadi inkar etmeyin duydum!
Acaba bu gayret yıkılsın diye miydi binamız?
Gıcır gıcır gıcır! sabaha kadar seviştiniz durdunuz, isteyerek kulak misafiri oldum.
Yâhu bu ne enerjidir hayret!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!