Bayram Kaya Şiirleri - Şair Bayram Kaya

Bayram Kaya

Badem içi kız
Soyup seni çıkarsam kabuğundan
Özlemlerinledir taşarım
Duyguların çabuğundan.

Bitmiş olur

Devamını Oku
Bayram Kaya

Cehlim bilginin
Hemen yanı başında.
Biraz niceltimde
Kara vurur, çatılır kaşında.

Akılsızlığım sürüklemese

Devamını Oku
Bayram Kaya

Dünü yaşamadım desem
Gerektiği kadar içimde.
Bir düşünsem bulacağım
İlhamlarım sızladı
Şimdi Deli Dumrulum.

Devamını Oku
Bayram Kaya

Oku, yollarda geçtiğimi, dillere yolcu.
Boru mu çalar? bak tutulmuş, yollarda kolcu
Nazın ne? sağın düşmüş, de bak dikilmiş solcu
Han iken dolarsın sen, borç yol olmuş ben yolcu

Çağır sevdalarımı, hal üzere yürürüm

Devamını Oku
Bayram Kaya

Dört duvar arası yalnızlığı
Yansırken yürek küpeştelerime
Kırılır taç yerinde,
Bahar sonsuzluğu...
O an yürek burkan mevsim geçişmelerinde.

Devamını Oku
Bayram Kaya

Vakit var mı? Bilmem
Gerçi her an yoktur ya!
Görürüm görmem
Arzumdur istek
Senaları tutmuş görmek

Devamını Oku
Bayram Kaya

O kadar olup bitenin kör düğümüne, sürerliğine karşın, bilgisayar, sizin soruya laf olsun torba dolsun kabilinden iyilik güzellik diyemediğinden, bu soruya verilecek cevabın saçma olacağını bildiğinden, soruyu saçma ve cevaplanamaz görmüş. Eh soru PC disiplinine göre böyle saçma ve tersten olursa, Hiç bir cevabı da olmaz elbette.

İnancın en belirgin yanı, amaçlılık; erek güder oluşudur. En genel söylemle, her şey insan içindir! Eşeğin anırması insan için olmasa da! Eşeğe binmek, yük taşıtmak, insan içindir! Yanardağ, bir zorunlulukla infial etmez, insanın inançsız ve ahlaksızlığı için bir cezadır!

İlkel yaşamın günümüzde de süren, Batlamyus anlayışı dediğimiz bir erekçiliktir bu. Bu temel felsefe de şudur: Dünyanın varlığı, Tanrı varlığı içindir. İçenliğin birinci şartı bu. İkinci şartsa, Tanrı da halefi kıldığı insan için, her şeyi var etmiştir. Ağacın meyve vermesi, yarın Güneş'in doğması, vesaire hep insan içindir. Ve bunu kutsal kitaplar: “”Sizler için verdiğim, türlü türlü nimeti, nasıl inkâr edersiniz”” diyerek pekiştirirler.

Devamını Oku
Bayram Kaya

Hele bir de yaşlılık ve sosyolojik psikoloji, orucun rehavetine eklendiğinde, vahamet daha bir artar. Buna direnç, sizin makul olmayan tutumunuzu gösterir davranıştır. Oruç sizi, nöbette uyuşturup bir an dalgın kılacaksa, sonucu siz düşünün. Efendim oruçsuzda dalınmaz mı? Dalınır ama bu bile bile lades olacak ve yaygın olacaktır. Hatanın kendisini elimizle yürüre icmal etmek olacaktır. Oruçsuz dalınma, kişinin inisiyatifi ile önlenir. Ama orucun meydan vereceği toplumsal elim sonuçlar, kişi inisiyatifi ile değil, kurumların yaptırımı ile olacaktır.

Bu anlatım, aslında nesnel olmayışla, temelsiz bir sansasyondur. Tıpkı toplumda sürüp giden kör dövüşü gibi. Halksal tartışmayı toplumsal tartışmaya dönüştürüyoruz. Sanki bir toplumsal üretim olan, sağlık uygulamasını, topluma ve halka nasıl uygularsak verimli olur hakça olur ve ahlaki olur mesabesinde görerek, toplumda yeri zamanı ve nesnesi olmayan bir konuya ilişkin tutumu; toplumda imiş gibi vehim ederek, sapla samanı karıştırmalar yapıyoruz. Ama bu kişisellik de olsa, oto kontrol kazanımın, toplumla uyuşma yanımız değin aklımızda not olarak kalabilecek hatırlama olacaktır. Unutmayalım, halk olarak, toplumun nesnel yanının, bize değil; bizim toplumun nesnel yanına gereksinimimiz vardır. Uymaktan zorunluluğumuz da, toplumun bizden bağımsız oluşudur. Hak, özgürlük diye; soyut zorlama ile mazereti delil gibi dayatamayacağımız gerçeklik, organik ilişkilerin nesnel yasallığıdır.

Toplum, yaşama gereklerinin, üretim ve paylaşımının ortaya koyduğu bir sosyal organize durumdur. Bu durum toplum yasalarını, yaşam gereklerini, ortaya koymanın, sürekli olarak üretildiği, etkiyen etkilenen, insan düşüncesinden ve insan iradesinden bağımsız, bir yapı ilişki örgenliktir. Toplumsal istem de, bu yasallığın, sizin farkında olup, kurallaştırıp, genelci normatiflikle yasallaştırmanızdır. Ve insan örgütlenme hak ve Özgürlüğünüzü, buna göre ilişkilendirmektir. Yani toplumun temelini, yaşamın nesnel somut koşullarında alıp, insan yaşamı ile bire bir ilintililiktir. Siz bu bağlılıkla ürettirerek egemenlik zenginliğini varlarsınız.

Devamını Oku
Bayram Kaya

Bir toplumun elbet yazar ve okurları vardır. Ancak, o toplumun yazarlarında ve okurlarında bulunan belli bir asgari paradoksları da, vardır. Bu paradoks okunmuş olana vukufiyet sizliğin düşüklüğüdür. Yazılan konuyu anlamaktan çok, sizin kodlarınıza hitap edip etmediği bağlamında o yazıyı ele alıp eleştirir ya da över olma şanssızlığıdır bu. Bu paradoks ne kadar yaygınsa, bilmezlik de, o kadar diz boyudur.

Elbette bu türcü duyarlılık sığlığı içinde olan kimi okurlar, aynı sığlıkla yazıp ya da eleştiri yapar olacaktırlar! Her söyleneni kendi ezber inançsal değer kodlarının skalasına vurup, bunu kabul ya da reddedeceklerdir. İnsanın bir öğrenmeyi önceki algı skalasına vurması kadar, tabii bir şey yoktur. Ne var ki, insanın farklı olanı da öğrenmek gibi, okunan bir konu alanını anlamak gibi ve bu alandaki ölçebilirlik skala sandansını artırmak gibi bir gereksinimin içinde de, olması gereklidir. Bu tür bir gerekliliğin bir aydın işi olduğu anımsanmalıdır. Ve aydınlanmanın insani oluşumuzla, toplumsal bir yurttaş oluşumuzla, beraber kavranan, bir sorunsalımızın olduğu da, unutulmamalıdır.

Bu konuların bilinirlik ilgiselliği, bilimsel alanda, bilim felsefesinde, çağdaş düşüncede ve düşünce tarihi boyutunda olduğu gibi inançlar alanında da daha çok olmaktadır. Genel yaygınlık bağlamında bilimsellik, insanların pek biçimlendiği bir tutum değildir. Ama inanç olgusu, her değerdeki insanın az çok aşina olduğu, en büyük paylaşılan, üzerinde şöyle böyle olumlaşması gerçeklenebilir bir ortak paydadır. Onun için ben de örnekleri bu ortak sosyal kültür alan değeri içerisinde, seçeyim.

Devamını Oku
Bayram Kaya

Siyasetin ve egemen çevrelerin, halk üzerinde bilmesinler ilik siyaseti gereği, sağ ve sol düşünce olaylarını, sağ siyasetler özellikle de sol ideolojiyi; toplumsa anlamıyla değil de, halkçı inanma düzeyi olan inançlar ve dini anlamlar üzerinde solu tanımlıyorlardı! Böylece inançlar egemenci düşüncelere kurban ediliyordular.

Bu bir toplumun tarihindeki, en tehlikeli ve en utanmazcasına yapılmış, gerçeğe aykırı bir bilmez vahşi tanımlama idi. Bir solcu, inançlı olabileceği gibi inançsız olabilirdi. Yine bir sağcı da, inançlı olabileceği gibi inançsız da olabilirdi. Bunun ideolojilerle toplumsa bağlamda doğrudan bir ilişkisi yoktu.

Bir sağcı, ‘asla dinsiz olamaz’, bir solcu da, ‘asla dinli’ olamaz, gibi biçimci absürt yaklaşımlar konuyu toplumsal anlama, olamaz. Sağ sol kavramları bugün itibarıyla halkın değil, toplumun ileti kavramıdır. Toplumun kavramları da, dinli dinsiz gibi inançlar üzerinden tanımlanmazdır. Eğer tanımlanıyorsa, o ülkenin halkı cehaletin pençesinde kör döğüşü yapıyordur.

Devamını Oku