Ecel kapını çok erken çaldı,
Bir eş ile iki çocuk geride kaldı,
Yaradan seni yanına aldı,
Ruhun şad olsun güzel kardeşim.
Seni bir kış günü bir tepede bıraktık,
Çok okuyup bir bir aşan,
Araştırıp gerçeklere göre coşan,
Savaşı bırakıp barışa koşan,
Biri olsak ne var sanki.
Bir birini sayıp gönülden seven,
Ah şu akşam güneşi,
Kiremitlerin ardından,
Usulcacık kaybolur ya,
Duyulur bir gong sesi,
Saat akşamın beşi,
İçimde bir sevinç,
Sigarasını almış bir eline,
Oturmuş bir kenara kendi kendine,
Ah! çekti bir soluk aldı derinden,
Neredeyse kalbi kopacaktı yerinden,
Hakkıydı çünkü tam zamanı,
Mahvetti onu şu sigara dumanı.
Ben toz toprak üstünde büyüdüm
Doğayla iç içe,
Beton yığınlarında, sahte çimenlerde değil,
Bazen papuç bulamazdım giymeye,
Bazen bir dilim ekmek bulamazdım yemeye,
Ben toz toprak üstünde büyüdüm,
Bilir mi sin?
Sen tebessüm etmedikçe,
Dudakların konuşamadığını,
Kelimelerin boğulup,
Sustuğu anı,
Anahtarı içeride kalan,
Kocaeli Körfezinin karşı yakasında,
Marmara depreminin ameliyat ettği,
Evlerinin kağıt helva gibi olduğu,
Çığlıkların hala kulaklarımda çınladığı,
O yaralı şehirde oturuyorum.
Ben neredemi oturuyorum.
Yüzünü hep güldürmek istedim,
Seni asla hiç küstürmedim,
Her geçen gün geçtikçe,
Seni inan daha da çok sevdim.
Bir yaz günüydü tuttum ellerinden,
Bir faydası varsa eğer
taşısın ruhumu,
Bu yorgun bedenim.
Bir faydası yoksa
Taşımasın ruhumu,
Elveda der çekip giderim
ZİYARET...
Ziyaret ettim arkadaşımı,
Göztepe Hastanesinde,
Kaybetmiş bir ayağını,
.............. Tersanesinde,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!