Ne zaman gün batıp ta akşamın karanlığı,
Yavaşçacık çöreklense bu şehrin üstüne,
Duyulur caddelerden telaşlı korna sesleri,
Bıçak gibi aniden kesilir oynayan çocuklar,
Bir midye sessizliğinde bu kör sokaklar,
İçin için bir yanan saman yığını gibi,
Gökyüzü akşamdan kızıl ötesi,
Yıldızlar kümelenmiş salkım saçak,
Tarih 17 Ağustos saat 03’ü iki geçe,
Herkes mışıl mışıl derin uykuda,
Bir uğultu bir pırıltı geldi,
Toprak ananın derinliklerinden,
Bir bulut olsam gökyüzünde,
Pembe bir bulut, umutlandıran,
Bir ekin olsam yeryüzünde,
İnsana, kurda kuşa yem olan.
Bir Güneş olsam gökyüzünde,
Sen akşam vakti evinin yolunu tutarken,
Aşağılardan balyoz sesleri geliyordu,
Loş ışıklar karanlığa göz kırparken,
Denizin iyot kokusu şakakları yalıyordu.
Keskin metal çıkıntıları korku salarken,
Gökyüzü masmavi pırıl bir bahar,
Yemyeşil ağaçları, berrak suları var,
Kırlarda meleşiyor kuzular,
Hep el ele olmuş oynaşıyor çocuklar,
Arılar hep beraber çiçekleri kokluyor,
Havayı arındıran,
Yağmurları yağdıran,
Hayvanları barındıran,
Benim güzel ormanım.
Yeşil yeşil ağaçların,
Kaç kez göz göze geldik bilmiyorum,
Masamın üzerindeki resmimle,
Daha masum daha mutluydu,
Geçmiş yıllarda bedenim,
Bu kadar yorgun değildi,
Ağarmamıştı saçlarım,
Ben mi çok şanslıyım yoksa siz mi,
Herkesin bir tane dünyası varken,
Benim ise iki dünyam var,
Bazen kendimi çok şanslı sayarken,
Bazen de iki dünyadaki yalnızlığım,
Bir dünyada aşım,işim,çocuklarım,eşim,
Bu gün ben köyümdeyim,
İnanın çok sevinçliyim,
Kış mevsimi gelip geçti görmedim,
Anne,baba,kardeş,
Hısım akraba dost,
Hepsini ziyaret ettim,
Felek bir kez gülmedi mi yüzüne,
Biri biterken hemen düşersin bir sevince,
Arkasından bir başkası başlar bitmez,
Matruşka olmuş hayatlar hiç tükenmez.
Sevgi olmayınca sevdalar olmaz,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!