BAŞARI ŞİİRLERİ

BAŞARI ŞİİRLERİ

Bayram Kaya

9]Ali Galipçi, Çerkez Ethemci asayişsizlikler, Çapanoğulları, Adapazarı, Düzce ayaklanmaları; Konya Deli Baş ayaklanması, 1. ve 2. Anzavur ayaklanması vs. ile Anadolu direnişi akamet uğratılıp boğulmak istenmiştir. Yine Anzavur komutalı dinci ve dinsel amaçlı Hilafet ordusu gibi karşı direnç odaklı olumsuzlukların da, dinsel, kimi cami destekli, kurtuluş savaşını akamete uğratma amaçlı bir karşı olunuşlae içinde olduğu da hemen aklımızın yanı başında olmalıdır.

Bir araçsal parça, unsur olan manevi katkınlıkta oluşmaları, hepten de, masummuş gibi görmezden gelmeyelim. Yine buradan da, tüm dinsel oluşmalar suçlu ve karşı dirençmiş gibi asla ve asla görülmemelidir. Çünkü bunlar kurtuluş felsefesinin asli unsuru değillerdir. Abartılı ve akılcı olmayan ortaya konuşlarla, bunlara pay çıkaracağız derken, oluşum muhatapmış gibi zarar görür.

Hele daha sonraki Şeyh Sayıt ayaklanması. Milli Aşiretler ayaklanması, Ermeni İntikam tugaylarının fırsatçı hareketleri, Karadeniz'de Rum Pontusçu isyanları, Demirci Mehmet Efe isyanı içinde, Anadolu hareketi nasıl başarı ile çıktı? Bu iyi bir analizin konusudur. İşte böylesi büyük ve kutsal bir hareketi, asker ya da cami bazında veya inançlı inançsız eksenli görürsek; iş, içinde çıkılmaz bir cılızlık olur.

Bir ülkenin işgali inançlılığın yâda inançsızlığın bir ürünü olmayıp, emperyalizmin sömürge işgali idi. Direnişte sömürüye karşı olmanın fevri bilinç ve direnci de bu sömürüye karşı oluştu. Emeğe, özgürlüğe, sahibiyetçi oluşlara sahip çıkma zorunlu gayreti idi. Bu bilinci ortaya koyanlar dindar da dinsiz de; Müslim de, gayri Müslim de; kadın da, erkek de; çocuk da, genç de; efe de, yörük biçimli de; olumlu da, olumsuz da; oluşmaların içinde belirecektir ve belirmişlerdir de.
..

Devamını Oku
Bilge Rabia

Kimi mazide bulur güzelliği; kimisi hayallerde
Oysa güzellik ruhtadır; bir lâlede bir gülde...
Kimi modada bulur başarıyı,kimisi alkışlarda...
Oysa başarı sendedir,kalbinde ve beyninde...
Kimi hayır denizinde yüzer; kimisi de şerlerde...
Oysa gemin batabilir; belki(!) uçar yellerde...
Kimi huzur sükûn diler,kimi eğlencelerde...
..

Devamını Oku
Akın Akça

Geleceğe yontulan zaman diliminde
kör tasmasının bulunulan o anın,
umudun yolunu gözlüyor adam.
Yoksa gözlemiyor mu, yoksa
bir kararsızlık başkaldırısı mı?

Bekliyor bir şeyi, elin tetikleyişini.
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Toplum, yaşama nesnelerinin üretilişindeki iş bölüşücünü ve bunların üretiminin sonunda paylaşım ilkelerini düzenler. Bu üretilenin, gereksilerin şu kadarını Yüce Ruh tarafından, sana rızık öngörüldü denilebilir mi? Bu tür sözde Ruhun söylemi, Ali, Veli gibi, egemenlerin talebi olduğunu kuşkulanmaz mı?

Nitekim bir inanışın pratiğinde, savaşta ele geçirilen 24000 koyundan, savaşa katılanlara 4 er tane pay, yâda ganimet verilmiş. Ama inanmayan, savaşmayan cephe gerisindeki zenginlere 100 er tane koyun verilmiş. Gerekçede hazır! Mevcut İnanca gönüllerini kazanmak içindir! İnanmış mantık sormaz. Demez ki; biz davaya inanırken, payla mı inandık? Bize neden; eza, cefadan gayri, hiç pay verilmedi? İnanmayanlara illa bir pay verilecekse, birer tana verilse idi, gönülleri olmayacak mıydı? Küserler miydi? Bu tutum açıkça rüşvettir. Hem rüşveti yasallar, hem inandırma konuşma söyleminizin zayıflığını belgeler ki; ancak sözün sağlamlığı ile değil, rüşvetle inanca katılım sağlarsınız, demek olur. Hele ki haldeki inanırlardan ziyade inanmayan akıllı düşman zenginlerin kazanılması daha önemlidir algısını, hiç kuşkusuz ki vermiştir. Bu da tercih edilmemesi gereken yoldur.

İşte hak etmeden kazanmanın yolu zımnen meşrulaştırılmakta belki de bilmeyerek. İlla da o günün mevcut koşulunun pragmatik faydacılığı bu akıllılığı gerektiriyordu aslında. Birileri hem inanacak, hem savaşarak rızkını sağlayacak, ama buna rağmen; üretirken, nasibi azalıyor. Lakin diğeri hem inanmayarak, hem emek katkılığı koymayarak, hem de düşman olarak eza cefa yaparaktan, fazla fazla rızık sahibi oluyordu! Bu da adalet oluyor. Köleci toplumla ortaya çıkan anlayış:”” Çünkü kazanılanda kimine çok kimine az rızık vardır! ”” söylemi, ta Mısır'dan beri söylene gelen inanılan laftır. Ve her inancın temelinde var.

Tabi toplumsal vicdan da, bu yapılanmaya göre olacaktır. Doğru eğri de, bu anlayışa göre, haklı haksız sayılacaktır. Böyle sürdürülmediği için de, böyle yapılaşma, toplumsal talepte yoktur. Rızık nesnel, üretim nesnel, paylaşım nesneldir. Buyurucun adilliği kabule şayan değildir. Nesnel bir talebe, tamamen öznel bir anlayışla, ruhsallık atfedilmiştir egemen çevre anlayışlı dikte ediştir. Adalet anlayışı, her ne kadar “”Yüce Ruhtan geldi”” deseniz de bu söylemler gününün nesnel, çıkarsal, egemenlik sel, insansal, konjonktürlü olmaktan, elini çekemiyordu.
..

Devamını Oku
Nizamettin Özel

Müslümanlar ayrı ayrı,
Hep dizi dizi kol.
Onları birleştirmek başarı,
Çiçek gibi nazik ol...

Aşka namus ver,
Kırmızı güle koku.
..

Devamını Oku
Hakan Karaduman

kaybolan dedi ki:

başarınca...

pis bir başarı!

kendine inince...
..

Devamını Oku
Mehmet Gündoğdu

Deli mehmet
mehmet deli gibi balkonda dolaşır
sulh için çalışır
başarı başarısızlığa karışır
başarısızlığa şaşırır

aşk hayatı içinde çalışır
..

Devamını Oku
Mehmet Sani Özel

Kaderi yazan kalemlerin cızırtısı, uykularımın tenine dokunur. Uzak bir coğrafyanın soğuk iklimi, iliklerime kadar işler. Terlediğimi sanırken, üşüdüğümü hissederim. Bir demet müşkülün girdabında, hafakanlar düşer çare ve çıkar yol düşüncelerime. Sağ duyum yeni bir düş aralığında, kucağında bir tomar dosya ile hafızamı silkelemekte olup hiçbir şeyin ne çok bedellere karşılık olduğunu belleğimdeki ekrana dökmektedir. Yine, hisseme düşen dünyanın ziyan göreceğine mutabakat teyidi koymaktayım anlaşılan.

Çayırlar toz çiçeklerini açmıştır çoktan ki, bende bir eli kolu bağlanmışlık hali, istemlerin ötesinde tembellik rehaveti, göz bebeklerimin büyümesine eşdeğer, akamet nüksettirir. Hafızamın bir yerinden açılan koridorda, harından başakların kuruduğu, tanelerin kavrulduğu, elem ve acı kusan bir zaman penceresi açılıverir. Alem, bıçaklarını bileyip hasadını tırpanlamaya başlamışken, benim yoncalarımın bile benim gayretimden ümidini kesmişçesine, yapraklarını karartıp rüzgara vermeye başlaması hazindir. Hangi kıracın kayalıklarında keklikler şakıyorsa, söylenen şarkılar ve lezzet hayalleri bana yabancı ve eldir.

Yamaçlarda pare pare yer etmiş, yel tutup dalgalanan buğday tarlaları, güneş bağrına aşk ettikçe, sahibinin geç kalmışlığını, hebayı ve hüznü resmeder. Halkın dikkatini çeken beceri ve başarı tutkunları, geceyi gündüze katıp çalışıp çabalayarak harman sonuna ter dökerken, Hakkın dikkatinden hicap duyan bir mağdurun ruhu, şafak öncesi uykunun en tutkun yerinde aklını zorlamaktadır. Cesetle canın ayrı düşmüşlüğünün çaresizliği inler, fikirler fiillere yalvarır. Destur, yakınla uzak arasındaki ipi, irtibatı koparmıştır. Konu bir bilinmez kudretin amanı ve inisiyatifindedir.

“Ben önceden yaşadım! ” misalleri aks eder, tevatür aynalarına. Ak beyaz kara bakmaktan kararan gözler, ışığa bakarken karanlığın dibini şırınga eder, öngörülerine. Görülen; Atiye cisimsiz bakış açısının koordinatları olup, dik doğru çizgilerin kesiştiği noktalarda yaşanmamış olacakların, şifreleri kodlanmıştır. Elde edilense, bu veri akışının arşivlenmesi esnasında okunabilen, lahuti fizibilitelerin kalın çizgilerle yazılmış satır başlarıdır. Şaşkınlık bir akarsuyun akışkanlığında, taştan taşa yalpalayarak mukadder şeklini alır elbet. Ve su yatağında, arkasında zaman kuvveti oldukça içeriği çamurda olsa arı duruda olsa, ona göre hızlı veya yavaşça akacak.
..

Devamını Oku
Murat Akbaş

Marifetli çılgın,
Utangaç gibi durur.
Rüzgarla yarışmaya kalkar.
Adını duymak ister.
Tarihe yazılmış olarak...

Anlına yazılmış ama elindekileri gör...
..

Devamını Oku
Özgür Can Kaygısız

Bir elin parmaklarını doldurma uğraşıyla geçer öğrencilik yılları
Öbür ele dokunmak büyük bir mutluluk bence
Büyük bir başarı.
Çıkamadın mı dışarı haftalarca
Kırıklar taktı mı kanca
Derslerden sıkılınca bunalınca
Eğlenemiyorsan gönlünce
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

CHP başkanlığına ikinci adaydı sayın Haluk Koç. Fahri olarak çalışmaya teşekkür duygusuyla karşılanacak bir yeterlilik ile ekmek parası kazanmaya benzetildi bu amaç. Parti çalışmaları neye benzemiş olduğu, bugünkü hükümet ile sırtarıyor her hali… Sabret Cumhuriyetim…

Yalvarıyorum Üniversitelere, bir çocuğumuzu sunun bari başkan adaylığına!

Bu devran gitmeyecek hiç böyle. CHP’nin değişim isteği sadece başkanlık yetersizliği. Sayın Baykal’dan özür dilettirecek tekliflerdi şimdiye kadar. Sayın Baykal CHP ruhuna saygın emeği veriyor zaten, bütün içtenliği ile. Ondan güçsüzü gelsin diye başkan değişikliği dilemedi meclis ve o meclisten saçılan yoksulluğu sabırla seyreden Türk milleti. Sabret Cumhuriyetim…

Yalvarıyorum Üniversitelere, bir çocuğumuzu sunun bari başkan adaylığına!
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Vatikan insanlığa azap kurumu. Yeryüzünde insan ticareti hiç azalmadı, önlenemedi. Kadın, çocuk, erkek satışı ve kaçakçılığı esir kampı namını korudu. Bir istatistiğe göre (4 ocak 2009 tarihli Stern dergisi, Almanya) : Bir tek beden satışı ile 79 000 Dolar yıllık gelir sağlanıyor, satılan beden sayısı ise ülkelere göre 10 000 ile 975 000 arasında. Gelir toplamı ürpertiyor. 30 milyar dolar yıllık bir düzenli gelir kaynağı…

Esir işçiler bunlar. Bu bir işçiliğin diğer alanlarını düşünmek zor geliyor vicdana, araştıranlar sağolsun, varolsunlar. Ne zaman bir silah buluşu olsa, seçilen denek toplumlara uygulanıyor serkeşçe. Hiroşima, Nagasaki, Filistin bir türü, Irak, Afganistan, Afrika diğer türü… Silah ve işkence sömürge saltanatı, insan ise bilim, ilim kaynağında düşün birimine toplu değeri ile bilgilenme sanatı. İnsan sanat varlığıdır, şeytan sanatı ateş ile yakan. Belki bu yüzden yakılmıştı onlara bu aynı ateş ve ‘soykırım’ diye adlandırılan insan ayıbı. Yahudi hukukta boğuluyor, insanı ise hukuksuzluk boğuyor.

Beden gibi dünyanın da dörtte üçünü su oluşturuyor. Vatikanın toprak, mülk varlığı yeryüzünün dörtte üçünü aştı belki. Putperestlik çağı paraperestliğe dönüştü beş bin yıldan bu yana varılan çağ dönüşümü olarak. Çocuklarımıza paraperest bir yarını emanet bırakabilecek miyiz? İnsanlık deyimi böylece yerini şeytan şeytanlığının uzmanıymış demeye bıraktı.

Hukuk yürürlüğünü korumalı
..

Devamını Oku
Ahmet Türkkan

Günleri ayları dolduran umuttur mutluluk
Hayal kurmak ve istemektir mutluluk
Sınırsızca kendince kendin gibi sevmektir mutluluk
Oruçlu birinin iftarı beklemesidir mutluluk
Çay bahçesinde sevdiğini beklemektir mutluluk
Gurbetin bitme vaktinin gelmesini beklemektir mutluluk
Başarı yolunda azimle zirveyi zorlamaktır mutluluk
..

Devamını Oku
Ayhan Özbudak

Beyazda umut ve masumiyet
Kırmızıda öfke ve aşk
Sarıda zenginlik ve bilgi
Morda ağrı, keder ve hüzün
Siyahta asalet ve azim
Mavide başarı ve mantık
Lacivertte zor kararlar
..

Devamını Oku
Hasan Azkıran

Hasan Azkıran 11 Nisan 1940 yılında Kastamonu ilinin Hanönü ilçesine bağlık Demirci Müezzin Hatip köyünde doğdu. İlk okulu Halkabük ilk öğretim okulunu bitirdikten sonra 1952 yılında ailesiyle birlikte İstanbula gelerek, Üsküdara yerleşti. Çeşitli iş kollarında çalmışarak kendi başına ayakta durmaya uğraş verdi.Henüz öğrencilit yıllarında iken 1957 yılında 17 yaşında Devlet Memuru oldu. Gönderildiği hizmet içi tekâmül Kursunu birincilikle bitirdi. 1958 yılında Şef oldu. 1960 yılında askere gideceği sırada 1960 ihtilali vuku buldu. Askerli bir yıl tecil ettirilerek Müdür Yardımcılığına getirildi. Üstün bir zekâ ve kaabiliyete sahip olan Hasan Azkıran 1961 - 1962 yıllarında askerliğini bitirerek, bağlı olduğu kurumda tekrar görev aldı. Teşkilatın yönetici kadrıolarıyla Ümraniye-Üsküdar-Beyoğlu-Eminönü ve Kadıköy gibi büyük ilçelerde görev yaptı. Teşkilatta 27 yıl çalıştıktan sonra kendi isteği ile 20 Temmuz 1983 yılında emekli oldu.
16 yaşında tanıştığı şiir ile dostluğu halen devam eden Şairk Hasan Azkıran, Şair Behçet Kemal Çağlar gibi büyük ustalara çıraklık yaptı.
Memuriyetiyle birlikte bazı mahalli gazetelerde ve dergilerde köşe yazarlığı yapan Azkıran, 14 yaşında Halk evlerinde eğitimini gördüğü Tiyatrolarda da rol aldı Devlet Tiyatrolarında ve özel sahnelerde rejisörlük yaptı. 1970 li yıllarda Lise Son Sınıf öğrencilerini İstanbul Şenliklerine hazırlayarak, büyük Başarı ödülleri aldı.
1984 mahalli seçimlerine katıldı, mahallesine muhtar seçildi. 5 yıl muhtarlık yaptıktan sonra 1989 smahalli seçimlerinde Ümraniye ilçesine bağımsız Belediye Başkan adayı oldu ve fakat seçimi kaybetti. 2009 mahalli seçimlerinde Demokrat Partinin çağrısı üzerine Üsküdar Belediye Başkanlığına altarnatifsiz Aday oldu ve fakat Partinin maddi destek vermemesi ve kendisinin de maddi imkânı lmadığından seçimi kaybetti.
Hasan Azkıran; 7 Aralık 1994 yılında Türkiye Şair Ozan ve Yazarlar Kültür Derneği Genel Merkezini kurdu ve halen bu derneğin değişmez genel başkanlığını sürdürmektedir.
Şahsına ait GÖNÜL IRMAĞI-ATAMIN İZİNDEYİM VE MUSTAFA KEMALİ ARIYORUM İSİMLİ ÜÇ ŞİİR KİTABI İLE 6 TANE DE ATATÜRK TÜRKİYESİ ŞAİRLER ŞİİR ANTOLOJİSİNİ ÇIKARDI. Bunların yanı sıra Gönül Ekspresi ve Ülkemiz isimli iki haftalık Siyasi-Edebi - Bağımsız gazete çıkardı ve bu gazetelerin imtiyaz sahibi ve başyazarlığını yapmaktadır.
Her yıl geleneksel olarak Türkiye genelinde ödüllü şiir yarışması düzenlemekte ve kazanan gönül dostlarına ödüllerini büyük bir zevk ve heyecanla yaşamaktadır. Ayrıca yine her yıl Türkiye genelindeki gönül dostlarının katılımıyla Antoloji çıkarmaktadır.
..

Devamını Oku
Süreyya Aktaş

Sevgili kelebek çocuk….

“Sen bir hiçsin! ... Kendini özgür bırakıncaya kadar.”

Geçmişimde olan biten tüm yaşamış olduğum kötü anılarımı bağışlıyorum. İçimdeki “TIRTIL DÜŞÜNCELERİMİ” bağışlıyorum. Daha “VERİMLİ”, daha “ÖZVERİLİ”, daha “YARDIMSEVER” olmak ve “BAŞARI” için seçtiğim yolu “BAĞIŞLIYORUM”

- Nereye kadar gidebilirsem gideyim “GEÇMİŞİM İLE GELECEĞİM” arasında en önemli olan “BU GÜN” kelimesinde “DÖNÜŞÜM” noktamı yakaladığımda verdiğim “KARARLARIMI” bağışlıyorum. Uzun yıllar “BAŞARISIZLIĞIN” gölgesinde “KENDİNİ İFADE” etmeden yaşarken “İNANCIM” sonsuz, “BEN, KENDİMİ GERÇEKTEN SEVİYORUM. VE KANDİMİ BAĞIŞLIYORUM”. İçimdeki kelebek çocuğu da seviyorum ve bağışlıyorum. Bir gün, “TÜRKİYE” sonrada “DÜNYA” beni konuşacak diye düşünen SESİMİ bağışlıyorum. İnsanları “DEĞİŞTİRİP, GELİŞTİRİP, DÖNÜŞÜME” uğrattığım zaman, işte, o zaman bir yerlerde olmanın hazzı içerisine gireceğim. Sevgili Kelebek Çocuk ise hep mutlu ve içindeki huzurla bütünleşecek. Değişim yıldızımın gölgesinde bulunmaktan zevk aldığım, Ve dönüşüm güneşimin farkındalık imajına ulaşabilmesi için elimden geleni yapacağım. DEĞİŞİM YILDIZIMI BAĞIŞLIYORUM…
..

Devamını Oku
Ozan Rari

Geçen zamanı durdurmayı istemek, en güzel anları saklamayı istemek
Düşünsene ne hoş olurdu
Sevdiğiminsanları hep yanımda tutumak onlarla yaşamak
Başarı dolu vaktitleri dondurup koymak odanın bir köşesine
Yaşanılan aşkların benden hariç kahramanalarını kafese koyup kusşlar gibi muhafaza etmek
Yok yok deli derler adama sonra!
Ama geçmişte kalan güzellikleri saklayamasamda; resimler, küçük kağıt parçaçıkları onlarda olmazsa aklımın hatıra köşesinde saklıyorum hepsini
..

Devamını Oku
Osman Erdoğmuş

KERBELA

(-Muharrem Ayına Bakış- yazımın devamı olarak kaleme aldığım Kerbela çalışmasını biraz teferruatlı anlatmak için diğer yazımdan ayırdım.)

Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed (SAV) in vefatı ile Asr-ı Saadet devri kapanmış, bu hayatın gölgesinde Hulefa-i Raşidin (4 büyük halife) dönemi başlamıştır. Kur’an’ın gölgesinde, sünnetin ışığında, adalet ve doğrulukla yönetilen 30 yıla yakın bir zaman. (632-661)
Hz. Ali’yi halifeliği boyunca rahat bırakmayan Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye, hakemler olayında küçük bir hileyle halifeliği saltanata dönüştürerek Emeviler Devletini kurmuştur. (661) Hizmeti saltanata dönüştürenler, saltanatlarını korumak, hâkimiyetlerini kollamak için; zulüm ve baskılara sarılmışlar, gereksiz vergilerle milleti canından bezdirmişler, zevk-ü sefaya dalmışlardır.
Şuara veya hakemler tarafından seçilen halifeye biat etme âdeti Hz. Muaviye’nin ölümüyle son bulmuş, Muaviye ölürken oğlu Yezit’i halife tayin etmiş. Böylece İslam tarihinde bir ilk, halifeliğin babadan oğula geçme hadisesi başlamıştır.
..

Devamını Oku
Şadan Yenişafak

Erenlerin dıyarı
Aşığın gerçek yari
Aşk ile söndür narı
Erzurum dadaşları

Renkleri mavi beyaz
İsmini tarihe yaz
..

Devamını Oku
Şerafettin Muş

Kimindir

Hapis hane oldu bütün okullar
Soruyorum bu başarı kimindir
Bak kapandı demokratik tüm yollar
soruyorum bu başarı kimindir

..

Devamını Oku