Yazmaktayım seni her gün bembeyaz kağıtlara
Dayanacak mı yüreğim onlarca yaralara
Kağıtları tükettim ne de mürekkebim kaldı
Söylüyorum sözlerimi Tanrıya dualara
Ne sabır kaldı ne de bir damla yaş gözlerimde
Güneş doğarken tüm kızıllığıyla
Gök rengi gözlerinle sen de doğ
Emret Paşam
Ordular ileri!
Belki kolum kopmuş, belki bacağım
Ruhumu denizin dalgasına bıraktım
Ufuklarda gelip kıyına yanaştım
Güzelliğinde tanrıdan iz aradım
Ey ilahi nurdan yoğrulmuş giz
Yaratandan her zerrende bir iz
Yanaştığım limanında nurundan süz
Sabahıma sen doğ
Dünyanın güneşini istemem
Mahmurlu olsun gözlerin, yanakların al al
Göğün mavisini istemem
Dudakların şakısın aşkımızın şarkısını
Bülbülün ötüşünü istemem
Boranlar kopup zelzeleler yıkıyor dünyayı
Kuşlar ölüyor, kurtlar ölüyor
Çöllere dolu yağıyor ve denizler kuruyor
Bense zamandan münezzeh koşuyorum sana doğru
Ve yeniden diriliyor dünya, ellerine varınca
Eskisinden daha güzel, daha yumuşak huylu
Bir sızı var yüreğimde
Bir türlü dinmek bilmeyen
Dilimle söyleyemediğim
Bir cümlenin acısı bu
"Seni seviyorum"
Sen içimde sönmeyen bir ateş
Ben, sen yandıkça eriyen közüm
Söndüremedi seni akan onca yaş
Ağlamaktan kör oldu iki gözüm
Sen içimdeki cehennemim
Bereket yağdın çölüme her gülümseyişinde
Bembeyaz güller açtırdı damlaların
Her toprağa düştüğünde
Yaydığın kokunla büyüledin
Ah şimdi işte baharım geldi dedim
Göğümde ebem kuşakları, kuşlar cıvıl cıvıl
Bence kainat
Senin uğruna dönmeli
Gözlerine değmeyecekse ışığı
Güneş de sönmeli
İşitilmeyecekse çığlığı
Kuşlar da ölmeli
Dağların çiçeği bile yeşermiyor sensiz
Bu yaralı gönlüm nasıl iyileşsin sensiz
Dayanamaz ölürse de cesedi kefensiz
Nasıl girsin kara toprağa, sonsuza; sensiz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!