İnsan sır, insan meçhul!
İnsan garip, insan çok acayip.
Neden,neyi hep arar durur?
Nedir bu ete kemiğe bürünen gizem?
Gitse ulaşamaz,yetişse dokunamaz.
Sonra yine mahzun yine kendine kızgın...
Bırakıp gitmeli buralardan
Yıldızlara ermeli...
O sonsuz güneşin ışığında
Kaybolup erimeli...
Ne boş söz, ne istek, ne de heves
Tek yol gösterdiği yoldan gitmek.
Anlamıyor, bilmiyor, bilemiyorum...
Göstermezsen göremiyorum.
Kalınca kendimle başbaşa,
Ben benden utanıyorum.
Kaçsamda kurtulamıyorum.
Bir köle etsen Sen, beni Sana;
Nedir bu hal bilemiyorum.
Kaçıyorum kendimden kurtulamıyorum,
Bunca istek arzu ve heves;
Bitmez, tükenmez, eskimez.......
Ne söyleyeyim,nasıl, kime anlatayım?
Benim de bilmediğim hastalığımın,
İlacını kimlerden alayım?
Al bu derdi bende sana varayım.
Yaşayan bir ölü gezer durur ortalıklarda.
Neye yaklaşsa ayrılan,neye dokunsa yanan.
Kör kuyularda,engin denizlerde boğulan.
Pişman,aldığı her nefesten bin pişman...
Kimselere,ne de kendine bir faydası olan.
Yokluğu varlığından efdal olan.
Ben mişim meğer bana en büyük perde;
Tek sadık haber: Gaye İnsan, Ufuk-Peygamberde!
Gördüğüm her yüz,her şekil ve iz,
Duyduğum her ses, nida ve seda
Biliyorum Sen sin hepsindeki
Gizliden de açık, giz......
Hiçbir şey bilmesemde,
Haddimi bilenlerdenim.
Konuşmak bir zaruret,
Ben susmayı yeğlerim.
Anlıyorsan bu dilden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!