Benim mevzularım derin atlamayın gözünüz kesmez
Benim sevgim tehlikeli uzak durun
Hakan sadece nefes alan bir karakter hayat denen oyun perdesinde
Yalnızları imkansızları oynayan gözlerim cehennem ateşi
Yüreğim cennette bir bahçe güllerini büyüten
Dönen dünyanızda size mutluluklar bana keder var
..
İlk bahar mevsiminde sevda ağacı soldu
Döküldü yaprakları dağıldı bahçe doldu
Nedensiz ayrılıkla aşka ihanet oldu
Böyle bir vefasızın aşkına lanet olsun
Kalbimin mutluluğun hep döndürdüler aha
Umut dolu dünyamı bağladılar günaha
..
bir bahçe fideyi nasıl reddeder
yeşeren yapraklar meyve vermezmi
sen ona bir çiçek atarsan eğer
gül bahçesinden güller dermezmi.
sen bin acı çekdin biz sızlanmadık
sen gözyaşın sel ettin biz damlamadık
..
..O Elazığı özlüyorum..
Kışı da güzel di,yazı da.Hele mart ayından nisana geçiş dönemi,karların eriyişi,toprağın kabartıları ve doğanın canlanması.Ben yaşadığım o yıllardaki Elazığ'ı özlüyorum.Kerpiçten yapılmış evlerden oluşan mahalleleri,beton yığınlarına boğulmamış yem yeşil ovasını,ilkbaharda zümrüt yeşili tarlalarını,bağlarını,bahçelerini özledim,özlüyorum.Elazığın.Biliyorum geriye dönüş yok.Çevirme dediğimiz şimdi yüksek binaların,asfalt yolların oluşturduğu kerpiçlerle çevrili koskoca bir bahçe olan,meyvelerin her türlüsünün bulunduğu o çevirmeyi görmek mümkün değil,anlatsan da o yıllarda yaşamıyanlar inanmazlar.birtek beton bina Özcan apartmanıydı çevirmenin aşağısında,iki yanı ağaçlarla dolu olan derenin sol yanında Doktor İlhanlar caddesinin bulunduğu yerde az aşağısında foto şedele vardı.O derenin üzerinde iki tahta köprü vardı insanların karşıdan karşıya geçmesi için.Ben önce Cumhuriyet İlkokuluna yazıldım daha sonra yanında bulunan Murat İlkokuluna geçtim,nasıl olduğunu şimdi bile hatırlamıyorum,karne tatilinden sonra da Dumlupınar İlkokuluna devam ettim,barakalardan oluşan sınıflarımız vardı,Hergün o tahta köprüden geçip okula giderdim.Küçük Mezrada otururduk.Tek tük kerpiç evlerden oluşan mahallemiz bir toprak cadde ile şehir merkezine bağlanırdı.Bir büyük kanal yapmışlardı,bizim ev kanalın üstündeydi.Şevket'in bahçesi vardı,göz alabildiğine büyük,göz alabildiğine ağaçlık,yeşillik,bağlık bahçelik.Havuzları çeşmeleri vardı.Hele karadutları,badem ağaçları,erikleri...şimdi hatırladıkça yüreğimin derinliklerinden bir yerlerin ağrıdığını hisediyorum.Haşim ve Şevket Balişer Ağalarından iki kardeşlerdi ve o bağlar,bahçeler onlarındı.Şevketin bahçesi denilirdi.Daha yukarılarda Sakinenin bağı onun üstünde Alman bağları vardı.Gülmez tepelerine doğru Hasan Ağanın havuzlu evi vardı.Bir ziyaret vardı kanalın üstünde kom dereye doğru,Tek Ağaç'tı ziyaretin adı.Ben Elazığ'ın o halini özlüyorum.Sevgilime aşk mektuplarımı o yıllardaki Elazığ'da yazmıştım.şiirlerime de o yıllardaki Elazığ'da başlamıştım.
Sabahları:simit var simit arpacının unundan,karaçalı suyundan,nohut ekmeği simit var sesleri şu an kulaklarımda çınlıyor gibi.Bende satmıştım hastahanenin arka sokaklarında.Deli hastahanesi derdik,tımarhane derdik o yerlere.
Her mevsimi ayrı bir güzeldi Elazığ'ın.Ben Elazığ'ın o yıllarını özlüyorum,o yıllardaki Elazığ'ı seviyorum.Mahalleli biribirine dos,evler bütün çocukların evleri,insanların hepsi tanıdık,hepsi dost.Sekiz köşe şapkalarıyla,yumurta topuklu ayakkabılarıyla,şalvarlarıyla,tabakalarından sarıp içtikleri tütünleriyle,kara kaşlı,kara gözlü insanları,can dostları,Acısı,sevinciyle iç içe kaynaşmış o Elazığ'ı özlüyorum ve ben o yılların Elazığını seviyorum.
..
Esen nazlı meltemlerle yüreklere neşe serdin,
Yeşil bahçe, bağdan geçip, evinize koştun, erdin.
Lüle lüle saçlarını demet yaptın, buket derdin,
Üfleyip mis nefesini, evinize hayat verdin,
Laleyle gül dallarına ibrişimden tüller serdin...
Baktıkça hep titriyordur, yüreciği, hoş annenin,
..
Göz görmez gönüldür beklemede
Aşk kapısı bir gün duvar olur önünde
Sevendir yüreğini serer aşkın merdivenlerine
Yatak yorgan yastık halı yerine
Donuk gülüşüyle koyar sevdasını orta yere
Zulüm üşüşür yaş çiseler gözlerinde
Kıyamaz umuduna elele tutuşur yüreğiyle
..
Ben kimim?
Kimim ben hala çözemedim...
Bir gün bir mektup oluyorum,sen okudukçagüzelleşen,adresini bulan,
Başka gün bir bahçe,sen suladıkca meyve veren.
Sonra sanki,bir güfte,senin tarafından bestelenmeyi bekleyen,
Bazende bir ateş,sanki senden uzaktayken sönen.
Kimi zaman bir yolcu,hep senin hanında konaklayan,
..
Çiçeklenmek
Çiçeklenmek ne güzel bahçe
Çiçeklenmek ne güzel dünya
Durdum iğde ağacıyla yanyana
İğde ağacı çiçek çiçek.
..
Hayat,dipsiz bir kuyu
Ben,içine düşmüş bir garip...
Dünya,koskoca bir han
Ben,o hana misafir olan
Her hangi bir yabancı...
Sevgi bir çiçek
Yürek bir bahçe
..
Yâ Rabbî; günâhlarım, Afvın kadar büyük mü?
Huzûrun'da el açtım, hem de nasıl pişmânım...
Beni mağfiret etmen, Sana zorluk mu, yük mü?
Gülmesin ahvâlime, hem dostum hem düşmânım...
Bin perişân vaz'iyyet, Kapın'da boyun büktüm;
Boş çevirme isterim, beni Ulu Dergâh'tan...
..
Ben en güzel yıllarımı,
En güzel umutlarımı,
Ve! En temiz sevdamı sende bıraktım.
Bilseydim!
Ansızın çekip gideceğini,
Bilseydim her şeyimi hiç edeceğini,
..
En önemlisi de göçerlerin ilahi meslekleri bilen bu yetenekleriyle göçtükleri bir alan içindeki ham bir araziyi, bir tarla, bağ, bahçe haline getirip; araç gereçlerini hazırlayabilir olmanın uzmanlık kapasitesi içinde olmalarıydı. Bir kır denen yazıyı, yaban olan savanı; otlak alanı bağ, bahçe, tarla gibi mülk yapabilirlerdi.
İkinci bir en önemli yan da böylesi donanımlı bu kişilerin El adaletine fikren iman bağlılığı içinde inanmış inşacılar olmalarıydı. El tasarruflu özel mülkiyetçi söylem içinde; El söylemli vaatler, hayli albenili söylemlerdi. Bu söylemler içinde ittifakı zenginlik kaynakları üzerindeki bir hesapla çalışmadan takdirle mal mülk sahibi olunacağının telkinleri, vardı.
Telkin edilenlerle kavranır olan şey; El vaatli rızk verme kavramı üzerindeki sahiplik içinde kazanılacak, muktedirlikti. Ön ittifak içinde kovulup göçenler bu muktedirliğin cazibesini kendi üzerine yansıtmanın büyüsüne kapılmış olan kişilerden oluşmaydı. Bu tür manaya iman (ahdi kavil-sözleşme- bağlılık yemini) etmiş kişilerdi.
Yani kendi emekleri ile ortaya koyacakları mülkü, bu telkinlerden bekler olmanın kolaycılığı nedenle kolektifin mülkünü El’in mülkü saymaya, çoktan yatkındılar. Eğriyi gözetiyorlardı ki, El terazisine göre doğrultunlardı.
..
Bir Çorlu vardı çocuk eskilerde;
Zamanı,
Ne yazık, an kadar uzaktı, çocukluğum kadar yakın.
Zamanı,
Arsızca dizilmediği vakitlerdi ölü demir yığınlarının
..
bülbül dildedir güzünde gizem bulur
bülbülde sızı derin gülün yarası
çiler ömrünce sevileşecek seven
orası bahçe bülbüle sevinir gül
bahçede bülbül uçar gül gökte açar
oysa süremdir denize ağılanır
..
K ayan yıldızımın ardından baktım, sonsuzluğa giden yollarından...
A yrılalı sekiz koca yıl olmuş, o sımsıcak, mukaddes kollarından...
D oyamadım, sevgiyle yanan, şefkatle bakan o güzel gözlerine,
R iyadan, yalandan uzak, candan öte, baldan tatlı, şirin sözlerine,
İ liklerimde, damarlarımda hep sen varsın, sen, bende yaşarsın,
Y ıllar eskitemez, eksiltemez acını, özlediğim hayallerimden taşarsın.
E bedi istirahatgahından arşa kanatlanıp cennet diyarına koşarsın.
..
teşekkürüm
'dünyamız geçici bahçe' diyene
çiçekleri
doğum günü meleğine
iyi ki varsınız, iyi ki doğdunuz
her doğuşunuz kutlu
..
Şevval bahçe Bağlık bostanlık hurmalık Namazı
Peygamber Efendimiz(s.a.v) şöyle buyurdular:
-"Kim Şevval ayında ister gece ister gündüz olsun sekiz rekat namaz kılarsa,Her rekatta 1 Fatiha 15 İhlası şerif okuyup. Namazdan sonra 70 Salevatı Şerife, 70 Tesbih duası(SübhanAllahi velhamdulillahi vela ilahe illAllahu vAllahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyilaziim) okursa,
Beni hak Peygamber olarak gönderen Hz.Allaha yemin ederim ki; Herhangi bir kul bu namazı tarif ettiğim gibi kılarsa muhakkak Allahü Teala(c.c) o kimsenin kalbine ilim ve hikmet pınarları akıtır.O hikmetlerle dilini konuşturur,O kişiye dünyanın derdini gösterdiğinde devasını da gösterir.
..
işte film bitti, bahçe sinemasında.
düğün de dağılır birazdan,
köy meydanında.
giderek sönmeye başlar tüm ışıklar.
bir tek başımızın üstünde kalır
bir avuç dolusu aydınlık.
ben o zaman yavaşça dolaştırırım
..
Bu gönüle gül dikildi,
Gelen yoldu giden yoldu.
Dalına bülbülü kondu,
Gelen güldü giden güldü.
Yol üstünde bahçe oldu,
Yorgun kullar derman buldu,
..
duygu sellenir
insanı sardıkça
bahçe güllenir
emeği döktükçe
sevgi yıllanır
..