Kuru toprak tutmuş parmak uçlarım
ne kadar sana dokunsam,
sanki, o kadar yağmur yağıyor...
kırmızı tomurcuklar peydahlanıyor kalp kenarlarımda
ne kadar göz göze değersek,
Aç kiraz çiçeğim yapraklarını
bir öpücük koyacağım ortasına
dalından düşecekmiş gibi duran
...narin sapına
ruhumdan gün ekleyeceğim,
sevgiyi un edip ayaklarına.
19 aralıkta yeni yaşını kutlayan canım arkadaşım Lale'ye sevgilerle...
..........................................................
Yaşını bir bardak şaraba kat Lale
Ürktüğün ne varsa yaşamında
sevmek için izin alamazsın
ne havadan ne sudan
bahar gelir,
kımıl kımıl bir ışık iteler içini
yukarılardan…
çiçeğe duran ağaç gibi,
Herkesin hayatında bir kere “öksüz” kalması gerek. Herkesin en az bir kere aç kalması, en az bir kez soğuktan tiril tiril titremesi ve sığınacak yer bulamaması lazım...
Her insanın mutlaka bir kez bir uzvunu kaybetmesi, toprağına ektiğinin “ne yaparsa yapsın” çürüyüp gitmesini seyretmesi lazım.
Çoğumuzun anlayabilmesi için, gözlerini bir müddet kaybedip birilerinin eline dokunmasına muhtaç kalarak yaşaması, sonra gözlerinin tekrar görmesi gerek.
Birilerinin bizi, evimizi terk etmek zorunda bırakması, dağda taşta biçare şekilde dolanmamıza sebep olması gerek... Bu, bir kez olsun herkes tarafından zorunlu yaşanmalı!
Herkesin umutlarını mutlaka, hayatında bir kez olsun başkalarının çarçur etmesi lazım. Çıkmazın ve çaresizliğin, beyni buran kekremsi tadını herkes kaydetmeli
Belki o zaman, savaşlara “olağan insan işi” yapar gibi atlamadan insanoğlu; başkalarının gözyaşlarını kendi gözpınarlarından akıtarak da ağlayabileceğini bilir! Belki, karanlıkta “el yordamıyla hayatını sürdürmenin” ne kadar hüzün verici ve insana yaraşmayan bir ceza olduğunu kavrayabilir...
Geride kalanlar seviyorlar mı seni
bilmek istersen
yağmurlu bir günde terk et dünyayı!
cenaze arabanı takip ederlerken
Istanbul’da deli gibi yağmur yağmalı
'kapılmışım gidiyorum bahtımın rüzgârına'
şarkısını söyle Ayşe!
su üstümde örümcek yüzdür,
ateş içinde çiçek ek,
....derin derin nefes çeeek....
iyi ol, iyi ol be kadın böcek...
Ben “taş”ım,
Sen de 'taş'sın,
…Onlar da taştan yapılmışlar
Ki,
Firar etmesin diye
Önce sarı sahte saçları kızıla dönüverdi
-ki kendi değildi o-
ardından yanaklarındaki çilleri yerleşti yüzüne iyice
ne sürmeler kapatabildi sızılarını,
ne de karıncalar tanelerini yiyince
katapabildi çukurlara inen kapılarını...
Talan edilmiş bir bahçenin
gonca açmadan güzü bitmiş
gülüyüm ben...
...çiçeğim yere bakar
...dalım göğe!
saydım, tam 46 bahar
Merhabalar e kitapta akrostiş isimli bir şiiriniz var ben çıkartamadım bana izah ederseniz sevinirim (kendim akrostiş şiir derlediğim için merak ediyorum)
Seneler Öncesi TVde görmüştüm ilk, türkce katili bendeniz, türkcesine hayran kalmış ağızı acık ayran budalası gibi dinlerdim. Sadece bu değil, duruluğu ve içtenliği de mest ederdi beni.
Sonra ayrıldı gözlerim bu yoldan, bi baktim yine seneler öncesi buralarda rastladım bir Kurbağa Prensese - b ...
Sevgili Ayşenur'un bir sürü bilinen özelliği bir yana,
onun keskin zeka kokan esprileri,sıcaklığı,yaşam dolu olması,derin entellektüel birikimi de bir yana.. :) ,
yeteneği,sanatçı duruşu, gitarı ve güzel sesi de bir yana,
dik duruşlu insanlığı ve dürüst tarafı da bir yana.. :)
...