Adabı muaşeretten bahsediyorsun
güldüm!
Sanasın haremde iğdiş edilmiş
sümbüldün!
Zemzem suyuyla da yıkanıyorsun
Solmuş bedeni eprimiş
Tıpkı hasatsız başağa benziyor
Alnında alameti-farika
Musalla taşında vesikalı yatıyor...
Özledim yoruldum
Bekledim yoruldum
Geldi biliyorum
Gitmesini bekliyorum
Gecenin karanlığında
kuytu bir kenarda
ölü bulundu Su...
Adını ben koydum
kimsesi yoktu...
Ağıdını da ben yazıyorum
Zifiri karanlıkta parlıyorken yıldızlar
Gökyüzüne yolculuk başlar
Beni yoldan çıkaran Cuma’yı iple çekerim
Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan geceyi
Düşünmek bile sıkıntı olur
Aykırıdır asidir
düşünceler
itaate başkaldırır
dizeler
yazarsın ölürsün
okursun ölürsün…
Gencecik rüzgârlar yüreğime dokundu gitti
Yüreğim kanadı da ardından ağlattı gitti
İlk bu topraklarda değdi
tenim güneşe
İlk yürek vurgununu
bu topraklarda yedim
Oyun içinde oyun
Figüranlar uyansın
Rollerlere kapılmışlar
Yönetenler utansın
Seçim zamanı gelecek
Başarılar
“Yere” mim olmadan “yâre” lam olmaz.
Görmemişken bile, yüreğim kaldıramaz.
Cemalini göreyim, cennetten de geçerim
O Kevser şarabını, sonsuza dek içerim.