Boğazdan esen rüzgar serin, tatlı,
Martılar gökyüzünde bir sevda fısıldar.
Maviyle yeşilin kucaklaştığı yerde,
İstanbul, aşka en güzel masalı yazar.
Leylakları severim ben, bir sır gibi,
Baharda usulca açan düşler gibi.
Rengi, morun binbir haliyle yankılanır,
Her yaprağı, kalbime bir masal anlatır.
Ateş olur düşerim gözlerinin izine,
Her bakışta kanarım, sevdanın gizemine,
Ellerin dokunurken, kalbimde güller açar,
Bir bahar ki getirdin, ömrüme renk katar.
Kadın
Sen gittiğinden beri kelimeler sustu,
Geceler hiç bitmiyor.
Yokluğun sanki sonsuz bir kış gibi,
Her nefeste içime doluyor soğukluğun.
Bir çift ayakkabımız vardı eskiden, 2 olursa birinin ihtiyacı olana verirdik
abur cubur yoktu Bizim zamanımızda yani vardı da alacak para nerede annem bir tepsi kek yapardı oturur yerdik bir yerde mahallenin tüm çocuklarıyla..
komşular gelirdi bazen ellerinde poşetle içleri tepeleme kıyafet dolu o içimizdeki heyecan merak biz onları karıştırırken annemin gözleri dolu dolu
eskiden yoktu tablet telefon bilgisayar televizyon bile lükstü o zamanlar ama çocuklar vardı eğlenen gözlerinin içi Gülen eline salçalı ekmeği alınca sevinen korkmazdik sokaklardan kimin sofrası hazırsa otururduk komşularda kimse demezdi hadi evine git diye
Gözlerimde yankılanır sessizliğin,
Bir yudum hüzünle doldu kalbim.
Anladım, ellerin çoktan uzak,
Düştüğüm bu aşk, bir karanlık tuzak.
Gözlerin…
İlk gördüğümde,
bir düşe düşer gibi düştüm içine.
Zaman durdu, dünya sustu,
Biliyorum,
yıldızlara dokunamaz ellerim,
ama yine de avuçlarımda bir ışık taşıyorum,
seni sevdiğim için affet beni.
Her köşe başında fazlalık gibi,
Duvardaki çatlak kadar gereksiz.
Ne kadar küçülsem de görünmez olmuyor,
Bu yük, bu ben.
Siz geldiniz dünyama,
bir bahar dalı gibi,
sevginiz düştü içime,
köklendi, büyüdü, sardı beni.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!