9-10 yaşlarındaydı kaldırımda bulunduğunda,
Üstünde bir örme kazak, ayağında delik ayakkabılar, yüzünde ise sizin yüzünüzden dercesine bir gülümseme....
Görevimin ilk yıllarıydı..
Komiser Hakan'la gece devriyesindeydik.
Sonra bir anons geldi telsize Cebeci İstasyonunun karşısında kartonun altında yatan bir çocuk varmış, seslenmişler duymamış.
İşte bu hikaye Ankara'nın göbeğinde bir kaldırım köşesinde kimliksiz kalan bir reçete hasta yüreklere...
Gönlümde bir sevda var, sığmaz taşar,
Toprak uğruna kan dökenlerin hatırası var,
Bir hilal uğruna gözümde yıldızlar yanar,
Vatanımın yolunda, ülküm bir bayrak gibi dalgalanır.
Unuttum seni.
Sanıyorsun ki hâlâ geceleri adını sayıkladığımı,
Uykusuz gözlerle tavanı izlediğimi.
Oysa adını bile anmıyorum artık,
Uzaklardasın, gözlerimin ulaşamadığı bir diyarda,
Oysa her gece kalbime ağır bir düş gibi konuyorsun.
Sesini duymak tarifsiz, kokun deli rüzgarların ardında,
Ama varlığın, gecenin en karanlık anında bile sarıyor ruhumu.
Kelimeler eksik kalır seni anlatmaya, bildiğim tüm diller kifayetsiz;
Vazgeçmek…
Bir yokuşu adımlayıp yarıda kalmak,
Bir bahçede, solmuş bir çiçeğe elini uzatıp
Geri çekmek gibi.
Kokusu burnunda, rengi aklında, ama elin boş.
Gri bir sabah…
Şehrin sessizliği bozkırın ortasında,
İlk selamı Anıtkabir verir,
Mustafa Kemal'in sonsuz uykuya yattığı,
Gökyüzü delinmiş, yağmur ince ince sokaklara dökülüyordu.
Adımlarımı hızlandırıyordum, her adımımda bir öfke izi bırakıyordum.
Ama en çok kendimeydi öfkem.
Sözlerim zihnimde yankılanıyordu,
Züleyha'nın Cevabı Yusuf’a (Nuri Can'ın Züleyha şiirine cevaben yazılmıştır)
Yusuf’um, düşlerimden süzülen hüzün,
Sana varan yolları bağladı yine.
Kuyuya düşmüşüm ben de kendi içimde,
Bil ki her ahımda adını yankılar gece.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!