kanayan bir şarkıyı dolamış dilimize
bağıra çağıra haykırıyor sevda içimizde
bitmek bilmez bir istek yakıyor bedeni
sığınağımız da yok yağan yağmur altında
karanlık daha bir karanlık
yittiğini düşündüğünde hayatın
elinden kayıp giden zamana bakıp
ıslak gözlerinin neleri ıskaladığı bilinmez
yüreğin nerelerde kaybolduğundan bihaber
geçip giden
tırnaklarını yemiş çocukluğundaki saflığın izleri
ağzımın dolusunca savrulur sözler
sersem bir hiçlikte serilir ortalığa küfür
bini bir para eder kuytu köşelere saklanmayıp
iğdiş edilen her yeminle kırılır günün ışıkları
bulutlara emanet bir bıçak sırtı sevdada
yorgunluğu ile arsız kavgaların
sızarsa
küçük bir ışık
karanlık odandan içeri
bil ki
benden sana uçuşan
sevgi zerreciğidir
“hayat
olduğun gibi getir
kendini bana”
açtığım her kapıda
bir pandora kutusu
ne zaman konsa susuşlarım
bakir ruhların kendini bilmez saatlerine
direnir aşk/en protest şarkılar dilinde
soyunur zaman gündüzü/ışığını kapatıp
kilitler açılır bir bir/pandoranın kutusunda
labirentlerde hüküm sürer yalnızlık
dayanağım oldu kirpiklerime sürülen hüzün
göğsüme saplanan hançere döktüm içimi
sen yokken
dakikaları bağlarken saatlere aldırmadan hiç kimseye zaman
inkârını sevdim
“seni sevmiyorum” demelerin
kara bir hummaya dönen çıtkırıldım söküklerini dikerken gecelerin
elimde gümüş bir dikiş iğnesi
ipliğim sevda
her yeni ilmekte
yeni bir aşk kanadı ruhumda
hüzzam bir hüzün damarlarımda
g e r ç e k!
a t e ş
patladı volkanlar
saatler sana döndüğünde
yalnızlığı takıp da koluma
seller gibi boşalan hüzünle
yıkılınca sokaklar üzerime
ve lanetlere vurunca sözlerimi
kahrolası bir sinsilikle
ne gelen olur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!