Kimse görmedi yangını,
Sadece dumanı konuştular.
Oysa ben,
İçimdeki tüm evleri yıktım
Çığlık atmadan.
Duvarda asılıydı geçmiş,
Bir çerçeveye sıkışmış çocukluk,
Camı çatlamış bir masumiyet.
Her bakışımda biraz daha soldu gözlerim,
Oysa dışımda her şey yerli yerindeydi.
Sadece ben,
Kendimi taşırken devriliyordum içten içe.
Ateşin ardından
Ne bir siren sesi kaldı,
Ne bir kova suyun hatırası.
Sadece ben vardım,
Ve içime çöküp oturmuş o sessiz enkaz:
Adını koyamadığım yorgunluk.
Bir sabah aynaya baktım,
Ve gördüğüm hiçbir yüz tanıdık gelmedi.
Biri vardı orada,
Gözlerinde yorgunluğu ezber etmiş,
Kendine dönüş yolunu kaybetmiş biri.
Sonra bir taş yerinden oynadı,
Bir yaprak kıpırdadı eski bir defterde,
Ve ben,
Bir kez daha başladım kendimi toplamaya.
Sadece ellerimi değil,
İnancımı da kazıdım toprağın altından.
Zaman geçmiyor değildi,
Ama bir yerde durmuştu benim için.
Sadece ben,
O zamanı yeniden kurmak için
Saatin akrebi oldum.
Çünkü insan
Bazen küllerini süpürmekle başlamaz hayata,
Bazen sadece
Onları seyretmeyi bırakır.
Ve işte o an
Ateşin ardından gelen şey,
Kurtuluş değilse bile,
Yeni bir başlangıcın ilk kıpırtısıdır.
Ben yandım.
Hem de öylece değil,
Sessizce.
Ama şimdi,
Her şeyi yeniden yazıyorum
Külün kenarına düşmüş bir kalemle.
Kayıt Tarihi : 28.5.2025 00:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!