Hasretim ne yoğundur Ankara
Bulut bulut kümelenmiş
Ne yağabilmiş
Ne dağılabilmiş.
Yıldırımlar düşer bedenimin
Bir yerlerine
Baraja taş sektirten kollarda,
Saiko saatlerimiz.
Annelerimize söz verirdik,
Geçerdi saatlerimiz.
Diz kapaklarımız salçalanırdı.
Ve günebakan Bulgurcu evleri,
Kafamın etrafında
İyi polis-kötü polis oynayanlar,
Hiç durmadan oynayanlar,
Arkadaşçasına
Dostçasına
Sevdaymışçasına
Neden mi pusludur bulutum?
Nedenli midir umudum?
Dişlerim çenemi zorluyor,
Ya Rab bu nasıl iç çekmedir?
Ciğerlerim acıyor.
Suyu bitmiş gözlerin ağlayışı da
Sükut etse de dilin,
'Seninim' diyor gözlerin.
O gözler ki hep derde salar.
Bir bakışı tüm dertleri savar.
Bu dünyaya sığılmayan benim.
Türk dediğin de dertsiz olur mu?
Rahat denen şeyi bilmez bedenim.
Şu kahpe çağda huzur umulur mu?
Hükm bitmiş, vilayetimin şarkında,
Ay doğanlarda, yarı gecelerde,
Hanke Yaylası'nda, Uludere'de,
Bir sedadır ki yükselen göklerde,
Arş titredi heybetinle, sesinle...
Umutlarım kundaklanmış,
Pare pare yanarak,
Acısı bol atılmış, uzatılmış.
Hercai menekşe koksundu elim,
Tuttuğum isli umutlarımken.
Bir kelebek narinliği ile,
Rüzgarla sevişmek...
Kırılacak, gücenecek,
Güçsüzlüğüyle.
Hep yükseklerdedir umudum.
Yazmışım... Kimseye oynamaz kalemimle,
Sevmişim... İspatı olan şu kalemimle.
Ne beni tanırsın, ne sevdamı tanırsın.
Bir bilsen sevdamı, masmavi utanırsın.
'Umud'u nefes etmiş adama,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!