Yetmişli yılların sonuydu,
Gökyüzü, kurşun rengi bulutlarla örülmüş,
Kasvetli bir ihtilalin tonuydu...
Televizyonların tek kanallı,
Ekranların siyah- beyaz,
Küçük Emrah'ın henüz çocuk,
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Devamını Oku
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
Uyu, uyu, yat uyu
Derin kazılmış kuyu
Mağmanın ortasından
Kaynatıyorlar suyu..
Her ne kadar yaşanılanlar kötü ise de, toplumun geleceğini şekillendirecek sancılar olarak algılamalı belki de o günleri.
Uyuşturucu verilerek sancısı durdurulmuş gibi değil miyiz şimdi?
Selamlar Dostum.
Üstadım o günlerde öğrenci değildim ama, olayları dışardan seyreden olarak tekrar bana hatırlattın.. Anlatımın o kadar güzel ve sıcaktı ki... Çok güzel.. Tebrikler..'
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta