Dışarda yağmur, dört nala; sevişmek gibi...
Sonbahar bitiyor, gökyüzü onun için mi ağlıyor; göz yaşlarını tutamamış, toprağın kızıllığına düşüyor. Yoksa, benim içim mi bulutların yere düşen damlaları... saçlarının kızıllığı belleğime kazınmışken...
Yine suskunluk, sessiz ve kimsesiz bir çocuk gibi düşümde gezindikçe; o ânlar belleğimden derin izlerle geçtikçe... hepsi kızıllar, sonbahar gibi.
Neden saçlarınızın semtindeyim hâlâ?
I
Hüznüm; süngülü yalnızlıklara itilmiş bir Dersim gecesi,
açlığım; bir deri bir kemik,
sabrım; altı aylık unutulmuşluğuyla bir Bahçesaray'lı
ve korkum; yollarına sinmiş bir çakal
ya gidenler evin yolunu bir daha bulamazsa Anerka!
Devamını Oku
Hüznüm; süngülü yalnızlıklara itilmiş bir Dersim gecesi,
açlığım; bir deri bir kemik,
sabrım; altı aylık unutulmuşluğuyla bir Bahçesaray'lı
ve korkum; yollarına sinmiş bir çakal
ya gidenler evin yolunu bir daha bulamazsa Anerka!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta