Aşk, her gün öğünümüze düşürdüğümüz saydam yalnızlığın resmi
Mağrur kırılmışlıklarımızın hazin iskelesinde yüreğimizi tamir vakti
Çoğul düşünüşlerimizin korkularla betimlenen en tanımsız sureti
Aşk ki, iç çekişlerimizin kendi yoksulluğuna kaynayan hüzün kemiği
Kaşığımdaki lokmayla geldi kokun içimin kapalı odalarına, sevdanın koyu gölgesinden seni izlerken. Yamalı yelkenliler geçiyordu çok uzaklardan, ben özlemin nöbetleriyle bir sahilde titrerken. Yosunlar biriktirmişsin yokluğumun dolaplarında yar, kilitli kapılar ardında sesimin özlemine ağlarken, susup yokluğuna ah, kıymık sancılarla gözlerinden ben aşk olup akarken. Yanağına tuz düşürdüm yine, oradan süzülüp yüreğime sen bir denizce akar iken.
Unut demek kolay gel bana sor bir de,
Unutamıyorum işte unutamıyorum,
Birşey var şuramda beni kahreden,
Şuramda tam yüreğimin üstünde,
Çakılı duran birşey var,
Elimde değil söküp atamıyorum.
Devamını Oku
Unutamıyorum işte unutamıyorum,
Birşey var şuramda beni kahreden,
Şuramda tam yüreğimin üstünde,
Çakılı duran birşey var,
Elimde değil söküp atamıyorum.