Bir yiğit dünyayı etse ihtiyar
Ona bir ticaret karsız ne lezzet
İster baki olsa eyyamı bahar
Bülbüle goncasız harsız ne lezzet
Aşkın çöllerini gez heves ile
Nere gitmiş yeşil başlı ördekler
Bu nasıl vadidir göller kurumuş
Nerede kaldı yaptığımız emekler
Irmaklar dereler seller kurumuş
Bir kağıt bir divit kalem getirdim
Ne sanat tuttumsa baktım olmadı
Seyyah oldum diyar gurbete vardım
Dünyada gezmedik ülke kalmadı
Ahır veranada eğlendim kaldım
Ey vah mesken oldu bana bu viran
Nice günler nice devran geçirdik
Dünya bize oldu düş yavaş yavaş
Çıkmaya başladı ümidi kestik
Her işten elimiz boş yavaş yavaş
Gelmek gitmek elde olaydı biraz
Niçin hep ağlarsın beller bükersin
Ne arzu edersin ne olsa gönül
Bülbül gibi hazin diller dökersin
Gülden mi istersin bir buse gönül
Cihana mı sığmaz devletin varın
O ki yaratıldık türabı turdan
Perverdigar Hak Sübhan'i biliriz
Türabın aslını yarattı nurdan
Nurdan evvel biz mekanı biliriz
Mekanda varidi nice bin seher
Bir kişi ki kemalini hıfzetse,
İrfan meclisinde piri nur olur.
Şeriat babına kayım olmayan,
Daim onun altı üstü nar olur.
Üç nedir ki üç kitapta yeri yok,
Özge yar sevdiğim kim dedi sana
Hiç inanma vallah billah yalandır
Çekeceksen sicim istemez boynum
İşte boynum at zülüfün dolandır
Gel bu halimizi duyurma nasa
Pek doğrudur eskilerden bir söz var
Muhannetin huzurunda durulmaz
Çıkar seyahata Diyarbe diyar
Ne kadar yürürse doğru yorulmaz
Mert yiğidin kahve çayı bol olur
Güvendiğin dağa karlar yağıyor
Ovaların bembeyaz olmuş gönül
Bulutları öte beri akıyor
Başında felaket var biraz gönül
Yükselmek istersen bir çare ile
bu şiirini bulamadım? adı nedir şiirin? bilen var mı?
Biz bu zulmetler içinden çıkarız bir gün
Şarka garba yıldırımlar çakarız bir gün
Kara bulutlar içinden parlayıp şimşek atar,
Gök gürler, dolular yağar; bakarız bir gün.
Kafkas, Buhara, Kırım'dan çevrilen hisarları,
...