Bu sana ilk mektubum.
Yıllar önce yazdığın mektubuna mektupla karşılık vermek yerine, hayatımın masalını yazmıştım ve altına seninle birlikte imza atmıştım .Dakikalarca kovalamıştım ayağına basan ben olmalıyım diye...
Nasıl da geçti o kadar sene .
Daha dün gibi
‘’Kalbimi sar deyişin,
Hayli zaman oldu
bilmem hatırlar mısın?
Pencerenin önünden
geçip sana baktığımı
her adımı yavaş atıp
Düşün ki kışın tam ortasındayız
her yer kar altında
hava soğuk mu soğuk
üstelik akşam vakti
etrafta ise kimseler yok
Yüreğimde sana ait bir şey var
Gündüz avutmayan
Gece uyutmayan bir şey
Hani dokunsan uçacakmış gibi
Uçup da avucuna konacakmış gibi
Ne zaman yanına gitmek istesem
Canımın acısı çarpar yüzüme
Üşür göğsümde bahar sevinçleri
Yarım kalan yolculuğum gelir aklıma
Yollara savrulur ruhumun gazelleri.
Derinden yananı üfleyerek söndüremezsin!
Ateş küle döndüğünde,
insan ise öldüğünde soğuyor usta.
Arzu Karadoğan
Gecede pus
Gündüzde sis
Öylesine yoğun işte içimdeki his
Adı yok
Rengi yok
Acıma değdi ellerin
Huzurlu ve serin
Sanki bir düşün ucundan
Bilmediğim bir aleme kapandı kirpiklerim
Uyudum
Ah Nurhida!
Yılları eskitse de saçların her telinde
Unutma!
Her şey bir gün yorulur
Hüzünlerin de.
Sorma sakın bana
Sorma yaşım kaç diye
Bir yaz günü doğmuşum işte
Bir yaz günü
Neresinden baksam geç kalmışım bahara
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!