Hiç açılmasın avuçların pervazda
Gül tutan adam değilim henüz
Değilim bahar dallarının hatırını bilen adam
Sinema çıkışlarındaki öpüşler ,teğet geçiyor adamlığımdan
Boş salıncaklar gibi gıcırdıyor utancım
Biliyor musun
Rüyalarım ışık saçardı
Ki ben karanlığı göğsümde kaç kez uyuttum
Güneşin çemberinde pervane gibi döndüm
Tenimin kökleri sarmalıydı kendisini
Ve ben döndükçe
Güzel olduğunu söylemeden gideceğiz
Biliyorum , güzelsin
Konumuz bu değil şimdi
Susma!
Dudakların bir ışık bitkisi
Yalnız ve ince boynun, derime işliyor
Bırak dağınık kalsın
Orantısız günahlarım
Hiçbir tanrının gücü yok beni affetmeye
Ben tüm tereddütlerimi koca kutsal kitaplarda boğdum
Bırak dağınık kalsın düşlerim
Köle ve efendi aynı korkuyla kucaklaşıyor
Herkes aynı duayı yakarıyor
Adalet kambur bir şiir gibi uzanıyor ölümüme
Bir pazar çadırında doğdum ben
Bilirim yanlış tartılan kokuyu
Tanrılar susamışlardı
Ağızında su içer bir güvercin
Bir adam toprağa düşüyor
Bin adamı doğuruyor kadın
Bin adamın alnındaki hakikati öpüyor kadın
Bin kadın ölüyor
Ağlasam,
Gözyaşıma yetecek çukur var mı
Göğün memesine tutunmuş
Isırılmış ağzım
Ateşler giyinmiş mısralarım
Ey sözümün külü ;
Seni unutmak,şüphesiz soysuz bir eylem
Sen mişli geçmiş zamanda arkaik bir fondun
Heybemde kıt aşk sözcükleri
Dokuz doğuran anadan geldim ben
Dudaklarıma küfür bulaşmış gittiğin yerden
Hatırlarım,
Günahların ve sevapların arasında kalan bir güneş kadar
Tüm doğrularım arafta benim
Dünyanın bütün kirini yiyen bir küfür dolaşıyor dilimde
Konuşsam herkes ölür
Sussam sadece ben..
Boşluktayım
Doğrularım arafta benim
Dünyanın bütün kirini yiyen bir küfür dolaşıyor dilimde
Konuşsam herkes ölür
Sussam ,ben..




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!