Çok şey için boş yere ağlayanlar
Yok, yere ziyan olan gözyaşına muhtaç.
Değer bilinmeyen elden gitmiş
Şimdi boş, boşu boşuna gözyaşına sığınsalar
Geri gelmez yıkıntıların arasında
Sıcak bir el var mı diye bakarlar.
Şimdi sen hasretle yanan avuçlarında
Tutuşan gölgesine baka dur sıcaklığımın
Düşmesin üstüne gözyaşın bir damla
Ve o damla beni canımdan çıkarırsın.
Ben ocağına destur etmeyen ateşin
Bir teli kaldı dünden saçından bir parça hayal.
Bir su gibi aktı geçti aklımdan hiç gitmeyen sual
Bir an bir tebessüm bırakmadın ki ateşlere kalsın
Aşk memnun olmadı hiç yıllar sonra hatırlansın.
Kuruttum gözlerime giden o açtığın bataklığı
Baksam diyorum İstanbul’un bir yakasından
Boğaza dönüp derin derin baksam
Ey gönlümün kadını sensiz bu şehirde
Hayalinin peşinde sokaklarda kaybolsam.
Zaman hayalime bir umut yeri
Hangi ateş vardır ki yaksın?
Şehvetin yatağında sustursun beni.
Sadece bu an değil istediğim…
Öyle bir okyanus ki hayalim!
Sonsuz bir aşk ve uçsuz bir başlangıcın
En derin yerinde içine alsın beni.
Hani, üşümez bir daha yüreğin
Soğuk sana ne dokunur bende
Sokulmaz hiç bir sebep dediğin
Dakika da yerle bir edip giden
Nankörlük görünmüyor göze.
Gecenin sesi var içimde
Bir kavga koptu derinden.
Yasta kalmış gibi hazin
Çizgisi yılların yüzümde.
Şikâyet etme hiç, gelme!
Özlemin uğramış, akşamdan
Seheri saran kokundan bildim.
Pusular atılmış, tutulmuş köşeler
Saklar hep bir alçağı kenarda
O ürkek halini; izinden, tozundan!
Uzun ara atılmış, gelmeden giden
Çınlasın kulağın ecel sesiyle
Dalgalar kabarıp göğe taşarken
Şeytan gölge benlik önde
Çağırıyor seni azap ülkesinden
Toprak tutuşur, deniz uçar
Söylemeli rüzgârlara;
Dağlara fısıldamayı bırak!
Gel, içimizde eğlen.
Dağ gibi bıçağında keskinliğin
Mahşeri azabında kıyıl.
Kara yağız adamların yüreğinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!