Sen varında havl et! Ben yokumda direnirim!
Biz; yok’u vatanda bildik, babadan değil.
Bu topraklarda âşık’a değerde yoktu
O gün
Bir ağıt ile kapı kapı gezen âşıkları da bilirim.
Ve
Beklenmiyorsa giden
Son verildi gelişin dilde ki işine.
Af bir ömürlük sürüldü yürekten
Gözyaşı Sina'da güneşe serildi.
Söz olsun dile o söylesin
Gün batar saatler çok kısa
Şahitsiz yapılan her işin
Nikâhsız yapılan sevişin
Amaçsız yapılan dövüşün
Alışı var verişi yok.
Suyu kesik hazanda bir gül
Oysa;
Deniz, tarıyordu göğsünde
Büyüttüğü o yosun saçlarını.
Bir yanda rüzgâr ile meşkteydi
Seriyordu içini gizli bir kumsala.
Ne senin adın Marija,
ne benim ki Korintik'li Adem.
Ne sen onlarca Sırp'ın tecavüzüne uğradın,
ne ben öldüm bu vahşeti yaşayarak.
Ne goriot babadan bu yana,
ne bitmeyen kavga'larda gözüm.
Edinimlerin de bulur muyum acaba?
Olur muyum Milas'ın antik koynun da.
Ya sen, Eusobia benim soylu azizem,
yüzümü çevirir bakarım; ah Skenios'a
gelirmisin? Karios'un yıldırımlarından;
korkusuzca, ürkmeden, nazlı bir ceylan gibi.
Su ver be adam!
Bırak şu künt olmuş badına yel vermeyi.
Gün ahire dönüyor, gün yüze küsmüş;
Senin bu derdin ne?
Bu ne handır böyle! Bu ne büyük haras!
Vakit tamam ediyor senin sözün yok.
Ey varım güçlen. Ne diz çök şu yok'un mezhebine
Nede beni yolda bırak.
Bütün varı yoklar duraksız, sen beni ecelde bırak.
İhmal et bütün arzuları
Ayrı kalmayalım; sen indine dön, ben de kendime...
Senin için solmak gerekse
zeval olsun ah bu yüreğim.
Doğmak gerekse bir daha
yad et bir defa, bir defa beni;
deki seviyorum!
Ölürde her defa senin için
Evrenos beyimden, selamıyım sana ağam
Mihmanıyım ülkünün vuruşmaya yandaş!
Bu toylak canıyla kan denizinde boğulam
Hanım için, törem için dik duruyor bu baş.
Belki yaş, gözünde eğrilmemiş dallar gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!