Hangi vakit görülmemiş
Bir gizli el bir Hut
İffet-i Rana’nın beline değmemiş
Ha öncesi miladın ha bugün
Hangi rahim Rahman'a
Şeytanı doğurmamış.
İşine geldiği gibidir insan
kalbine değdiği gibi
güneş olsan gölgeye kaçar,
bulut olsan güneşe...
Nankördür insan, olmadığı kadar çok,
çok olmazsa işine gelen;
İtin, puştun tüfeğiyle düştüğünde cepheye
Asılırsın tetiğe; çakaralmaz, çakaralmaz.
Aynı puşttur sana silahı verende ötekine
Öteki: asılınca tetiğe namlu değil sanki surun borusu
Cehennem gibi kusan o namlu susmaz, o namlu susmaz.
Her zaman bir fırsat bulunur gibi
Dayanacak, ağlamayacaksın!
Sakın ha tükendiğini kabul edip
Kâğıt kaleler gibi dağılmayacaksın.
Çocuksu duyguların arkasında
Masum yalanların olmayacak niyetini
Ne kadar ironik ve ucunda görüyorum
Bütün çıkışları tutan bu saçmalık
Ve edep denizinde boğulmaya nazır!
Deniz süngeri gibi zavallı insanlar.
Ya dehlizler de kalmamış bir ecdat
Ecdadı olmamış yetmeler görüyorum.
Yol yolluların
yatak aşkındır...
Ömre vefa eden
sevgidir.
Ya sevgiye ulaş!
Ya, aşkla sarıl boynuna.
Nadir iki şeyden biri ilgidir, diğeri tesadüf mü desem?
Kesinlikle itiraz ederdim buna, tesadüf mü varmış.
Hani sevgiye kaçar hovardaların aklı, birde gereksizlerin
en çok ta o söylenir ama o da değil, oda değil.
İnsan neye gerek buluyorsa ondadır daha çok,
en çokta açlığa gebedir, aş yarar lakayitliğine.
Yakın değil, aramızda biraz uzak var.
Yüreğin dağlarında bana aşılmayan yol.
Yolları olmayan uçurumlar mı bıraktın?
Seni benden uzak tutan, alı koyan!
Bıraktığın kederlerden, ördüğün duvar mı var.
Sana giden yollarda yürümüyorum artık!
Öyle bir duygu ki kapıldım, benzeri olmayan.
Dünyada, her şey yalan olur senden başka.
Gözüm görmesin aşkından, razıyım sefalete.
Hicvinde yanarım her dakika bu sensizliğin.
Yaz ortasında ayaz olsun, mevsimlere inat!
Ne farkı var!
Beş deliyle aynı odayı paylaşmak
yetmiş milyon için de akıllı kalmanın!
Ne farkı var!
cesetlere dönmüş yüzlerimizin
kurduğumuz müthiş hayallerden!




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!