Birde, bana acının kendisi
Kapıyı çalıp: ben geldim, demez mi!
Hangi gün uzak kaldı yüreğimden?
Hangi gece rahat bıraktı şu halimi?
Daralan duvarlarım, karanlığım var!
Kapanan üstüme, yıkılan başıma.
Sana sıcak bir çay söyleyeyim BEN
Birlikte içelim, gözlerin gözlerimdeyken tadı güzel.
Ben sana bakarken aşkı meşk eyleyelim
Çay bahanesi olur her yudum içime akarken.
En güzel vaktidir senle bu sabahın
Senle bir an, bir bardak çayın tadı kadar güzel.
Bir daha yüzü yanar insanın, içi her defa
Gerisi razı değil gönlümde yarın son vefa
Ruhumu asıyorum, kalemim kırık
Aşka yoruyorum idamı, bu sana bir veda.
Şafağı sana yazdım ekinlerin dansını
Özgür rüzgarlara dağılsın ruhum
Ne dalgalarda sönecek bir göğüm
Ne gölgelere eğilmiş bir yüz ve yüzde yüz!
Ne yol! Ne ayak... Ne elde his
Bu şehirde yüz, bu şehirde iman
İnsan yok, insan!
Lakin o kadar çok ki tilki'si
Övün;
yüreğin topraklarında dikilmiş şehirler
abiye caddelerin pembe panjurları
üstünde gezen ayakların pabuçlarıyla
koton giysiler içinde ahkâmınla övün!
Ey! Benim makamım, yokluklara mevdu
Bu, yavşakların dünyasın da var ya
aynı olmayacak hislerin
vede aynı bakmayacak göz...
Dilin dönemeyecek aynı
onların ıslak nefesinde yankılanmış
kelimeler vurmayacaksın,
Rica ederim...
Bekleniyordun bu vakitler;
Geleceğini, gidenlerden biliyorduk!
Zahir değil,
Buyur demeyeceğim şimdi sana
Hoş bir sada edip, hani lütufundur da demeyeceğim.
Avunurduk ayları boyunca yılın
Tüflü bir soluktu soru ciğerlerimize
Kritik zamanların antik çağlarından
Ve yüzde yüz, gözde göz defa kere
Aynı gökyüzü kalamazdı o günden
Bilemez, çıkmadı henüz dil kapısına
Eşikten bir adım ileri atılmaz cümle.
Anlamaz yüreğin elçisi zevalde can
Dil susunca, o can düşer göze.
Haramın yetmişine, yedi de bir
Hafif bir ağrı, şakağa sıkılmış akşamın
Gözleri çıldırtan düşüncesi aklımda.
Yarısı yok kafamın, yüreğim vurulmuş
Kör bir karanlık içine maktul’üm yazılan.
Morfinliyim bu saat gölgelere karıştım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!