Alnını öpüyor hasretli arayışların

İlyas Kaplan
1355

ŞİİR


16

TAKİPÇİ

Alnını öpüyor hasretli arayışların


nereye
gözlerin bulutlarda
içli bir sesle söyle
nereden geldin
nerelisin,
nereye gidersin?

hangi rüyalardan,
hangi hayallerden,
hangi dileklerden çıkıp geldin
hangi serap, gölge, duman beldesinden
hangi masal ülkesinden

aynada suratını seyretmek gibi
yangından bir şeyler kurtarmak gibi
yaşadığının farkına varmak gibi
karanlık bir odada kendini aramak gibi
yalnızlığını unutmak için şarkı söylemek gibi

*
yurdunu gösteriyor ağlayan kalbin
kapısına vuruyor utandırılmış arzuların
avuçlarına yağmur indiriyor yakarışların
alnını öpüyor hasretli arayışların
nehrin yatağında kıvranıyor uslu uslu
göğün kuytu yerlerinden yağıyor damla damla
kalbin doğusunda yükseliyor ışıltıyla güneşin
siyahını yırtıyor ümitsizliğin
yumuşacık dokunuşlarla

taşradan derununa hicret et şimdi
kadem bas kalbinin yaralı eşiğine
harici telaşların ateşinden kalbini çek
ruhunun mesafelerine var
sancını al göğsüne

*
yokluğu kanıksanmışken
eksikliğine alışılmışken
şimdi gün ışıklarını hak etmektesin
adın anılmazken
şimdi baharlarla sevinmektesin
kayda değmez iken,
gül bahçelerinde yürümektesin

bir ömür yar olmaya
hep mahcup
hep sevinçli

adın adına, ruhun ruhuna, varlığın varlığına katılsın
elmas ışıltılı güneşler bahçene doldukça
buğuya ,suya, ışığa ve parıltıya boğuldukça
renge, kokuya , serinliğe büründükçe
tekraren
bambaşka bir güzellikle her defasında
ismin zikredilsin
bambaşka vasıflarla

*
vaktin başrolünü sen kap
mademki geldin
sitem etmelisin şimdi
sarılıp ellerine
niye geç kaldın
niye sonrasında geldin
açlık ve susuzluğun sofrasına
ertesinde buyurdun acıların

can sınavında
yakınlığın kor ateşini avuçlara düşürerek
sancısına sırdaş olmaya azmedenlere can üfleyerek
mademki geldin
uzatıp çatlamış dudaklarınla
pınarlarından ümit iç şimdi

*
bütün birikimini sakladın
yıllar boyunca sustun
ayaklarında demir çarık
elinde tunçtan asa
düşüncenin labirentlerinde dolaştın
heyecanlarla
vehimlerle
endişelerle

zavallı gölgen zaman perdesinde aksedip
her defasında alkışlanmakta
bir kukla görüntüsü gibi
kendini tanıtmaya
kendini anlatmaya
git
ıstırapların her an eriyip dağılmakta
dumanlaşmakta
eski biçimine dönmekte

*

her gece
dal uçlarında tomurcuklanmakta
her günün şafağına şavkın vurmakta
sessiz gecelerin göğsünde kalp çırpınışların

vaktin her saati
şimdi uçurtmanın ipine bağlı
dünler ve dünden evvelki günler
yarınlar ve yarından sonralar
gelmekte
beklediğin tek vakit

*
bir rüya gör
önce yum gözlerini,
uyu
ruhundaki bütün kinler, nefretler
arınıp gidesiye kadar uyu
geçmiş zamanın birinde aç gözlerini
aniden

nazenin anılar arasına karış
kal senelerce orada
yalnızca
sonra acı gerçeklerin mutlu düşlere evrilsin
paslı demirlerin parlak gümüşlere dönüşsün
tatlı gülüşlere dokunsun bakışların
kor değmiş karlar gibi eriyip
git

*
aradan ne kadar zaman geçse de
ıztırabın altından kalkılmayacak kadar olsa da
arada ne kadar zaman olsa da
hayretler içinde bırakacak kadar zaman dışı olsan da
yeniden yollara döküldüğünde
pek bir şey değişmeyecekse de

sayfalara dökülen harfler birbirinin aynı olsa da
soldan sağa doğru dizilen kelimeler
ilk kez ,son kez
hiç mi hiç veya daim , sürekli
bugün dünlerin için gayp
yarın da bugünlerin için zahir olsa da
git

ısrarla git
sana vaat edilen ülkeye
git
ruhuna göz kırp
isyan yok
ah yok
pişmanlık yok

redfer

İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 16.6.2022 13:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İlyas Kaplan