İç acıtan
Enstrümantal bir melodi
İşitmeye görsün
Yüreğimin anten telleri…
Beni alt-üst eden depremin
En az yüz nesil
Gözleriyle sevdi birbirini…
Ürkek, utangaç, çekingen bakışlar…
‘’Belki’’ler …
‘’Acaba’’lar…
‘’Ya severse’’ler…
Bembeyaz inci taneleri dökülüyor göklerden
Havada hüzün kokusu
Meleklerin billurlaşan gözyaşları uçuşurken
Yüreğimi burkar
Yokluğunun tortusu…
Yine yoksun... Yoksun yine...
İnci inci yağmur taneleri dökülüyor,
Tanrı’nın gözlerinden
Hafif bir rüzgarla sarmaş-dolaş
Hafif bir rüzgarla kucak kucağa
Sağnak altında sarhoş adamlar
Memleketimde küçücük bir otogar
Etrafı çevrim çevrim dağ
Dağlarda menengiç ağaçları
Dağlarda renk renk anemonlar
Patlangıç çalıları..
Fundalıklar…
Sen şimdi nerdesin, kim bilir kiminlesin
Belki de çok uzaklarda, bir yaban elindesin
Unutulmuyor işte, herkes ne derse desin
Günler gelir geçermiş, unutulurmuş aşklar
Hep bu sözle gönüller avutulurmuş dostlar
Ölümcül sevsem de mecbur kalmışım
Böyle kaç sevdaya veda ettim ben
Mutluluk yerine hep dert almışım
Böyle kaç sevdaya veda ettim ben
Bu defa başka
Ölüyorum
Ölmeden ölüyorum
Ölüm korkusuyla ölüyorum
Mutsuzluktan ölüyorum ilk kez…
Harami gözlü kadın
Aklımı ç/aldın!
Mıhlandı dilime ilahi adın…
Ben ki
Ram olmazdım bir çift gözün hüznüne
Niçin kanadına kanlar bulaşmış?
Gözlerindeki ıslaklık kim için?
Kim incitti seni bunca hayâsız?
Kalbini parça pinçik eden kim?
Hayata mı kinin,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!