Ahsar Zerefşan Şiirleri - Şair Ahsar Zer ...

Ahsar Zerefşan

Hayat bazen beklenmedik sınavlarla karşımıza çıkabilir ve duygularımızı sarsabilir. Ancak unutma ki her zorluk geçicidir. "Üzülme gözüm, bu da geçer" derler ya, işte bu sözde saklı olan güç ve umutla sana sesleniyorum; Hayatın sert rüzgarları estiğinde,
Gözlerinden akan her damla yaşta,İçindeki güçle baş edeceksin,
Biliyorum, hayatın üstesinden geleceksin...

(Ahsar Zerefşan / Denemeler- Haziran 2024)

Devamını Oku
Ahsar Zerefşan

Bu yaşanan bir gerçektir.
Onun dünyası, bir limanın lügatinde bile yer almayan fırtınalarla doluydu. Moreli, gerçekten de çok bozuktu. O bozuk para gibi yıpranmış, kenarları dövülmüş, üzerindeki yazılar silinmişti. Ama tam o an, belki de içimdeki derin merhametin sesiyle, “Gel, alnından öpeyim,” dedim. Bu sadece bir cümle değil, ona uzattığım bir can simidi, bir insan olduğunu hatırlatan kadim bir dokunuştu.
Ve o söz, koskoca adamın yüzünde bir çocuk tebessümüne dönüştü. O an, yılların yükü altında ezilmiş ruhunun en saf hâline, masumiyetine kavuştuğu andı.

Bu yaşanan bir gerçektir.
O, hayatın karanlık labirentlerinde kaybolmuş bir yolcuydu. Kumar masalarında kaybettiği paralar, aslında arkasında bıraktığı güvenin ve itibarın gölgesinde küçük kalıyordu.

Devamını Oku
Ahsar Zerefşan

Bu sabah melekleri peşine tak da gel,
Gülleri, çiçekleri etrafa saç da gel,
Karanlıklar dağılır seni karşımda görünce,
Nefes-nefes gülüşünle sabahıma aşkla gel …

Bu sabah güneşle, esen rüzgarla koş da gel,

Devamını Oku
Ahsar Zerefşan

Kuşlar uyanır, cıvıltıları kulaklarımızda yankılanır. Gözlerimizi açtığımız da “bitmeyen mücadelelerinle yine mi geldin? Yine mi peş peşe beklentileri ve hayal kırıklıklarını yüzleşmem için getirdin?” diyerek söyleniriz. Başlar kalbimizde derin bir özlem ve sızı ile “gün, ah” günü….


(Ahsar Zerefşan/ Denemeler - Temmuz 2024 )

Devamını Oku
Ahsar Zerefşan

kaç mevsim geçti, kaç tanıdık insan veda etti bu dünyaya, neler neler yaşadım… ama sen gelmedin ve bugün de yine sensiz geçti. yıllardır dudağımda bir mırıldanış olarak yarınlara taşınan bir isim var: aşkım. o isim sabahın ilk nefesinde, gözlerim açılır açılmaz dilimde titreyen bir mısra, kalbimin gündelik zikri oldu. her uykudan uyanışımda aynı nazlı tınıyla sayıkladığım o ses, beni hem yaşatan hem yiyip bitiren bir ʿishq-ı meftûn; ne doyuruyor ne susturuyor; yalnızca hep var.
koca istanbulun göğü altında, milyonlarca insanın denizinde çaresizce seni arıyorum. vapurun düdüğünde, çınarların gölgesinde, metronun demirinde, simidin buğusunda seni arıyorum. her sokak başı bir umut, her köşe başı bir ayrılık; fakat nasıl bulacağımı bilmiyorum, nerde olduğunu bilmediğim için ellerim boş, haritam yitik. bu şehrin labirentinde bir serap gibi peşinden sürükleniyorum: adını her duyduğumda ruhum heyecanla titriyor, sonra bir hüzün fırtınası gelip içimi hapsediyor.
benimkisi bir bedbâhtlık, bir meçhûl kedere dönüşmüş. bu sevda öyle bir kök salladı ki ruhumun toprağına, toprağa gömülene dek beni bırakmayacağı korkusuyla yaşıyorum. geceyle gündüzün sınırı birbirine karışıyor; rüyamda görsem teselli bulur muyum diye bekliyorum, uyanınca ise yalnızlığın gölgesi yeniden çöküyor. gönlümde seninle kurulmuş hayali bir diyar var: orada dilimden düşmeyen kelimeler, ellerime düşen sessizlikler, gözlerimde saklı kalan şafağın fısıltıları… ama o diyarı gerçek kılacak bir adım atamıyorum, çünkü seni bulmanın yolu muğlak, izlerinse sisli.
bazen kendime söylerim: ey bîçâre, rûhunu hangi limana demirleyeceksin? hangi pervâna seni bulacak o ışığa? fakat her defasında suskunluğu seçiyorum; çare yokmuş gibi bir kabullenişle, ama yine de kalbimin en gizli hücresinde umut bir kıvılcım gibi yanıyor. içimde bir yâr-ı kâr, bir habîb-i dil düşü; eskilerin dilinde söylersek o bir hâl-ı dîl, bir hümayun hâli; arapçanın nağmeli kelimeleriyle ʿishq, yâr, hubb… hepsi bana sadece seni hatırlatıyor.
sende vücut bulan o güzel mecmua yokluğunda bana tarihin eski zarafetinden kalan bir telaffuz gibi geliyor: serap-ı yâr, mecal-i vuslat. eski osmanlıca bir fermanı andırır bu hasret; satır aralarında kaybolmuş bir divan şiiri gibi, hüzün ile muhabbeti aynı vezinde çalan bir nağme. her kelimeyi taşıdıkça ciğerimde bir yerde yara açılıyor, ama o yara da yine seni arıyor; çünkü seni aramak, yalnızca seni bulmak için değil, kendimi hatırlamak için.
ve sonra, bütün bu parçalanmışlıkların ortasında, bir teselli beliriyor: dünya fânî, hasretin nihai hükmünü Rabbi belirler. bir gün ahirette kavuşma umuduyla yüreğim hafifliyor. iman edip salih amel işleyenlere müjde ver; onlar için altında ırmaklar akan, ebedî kalacakları cennetler vardır. orada tertemiz eşler ve Allah'ın rızası olacaktır. (Bakara sûresi, 2:25)

Devamını Oku
Ahsar Zerefşan

Her bireyin hayatında yazılmış özel bir roman vardır; bu romanın her bir cümlesi, yaşanmışlıkların izlerini taşır. Adaletli bir okur gibi, herkesin sayfalarını dikkatlice çevirmek ve gerçek hikayeyi keşfetmek önemlidir.Kimi zaman yüzeyde görünenler, asıl anlamı ve değeri taşıyan derinliklerini gizler ve hikayesinin derinliklerinde dolaşman için seni davet eder (

Ahsar Zerefşan / Denemeler - Haziran 2024 )

Devamını Oku
Ahsar Zerefşan

Kırkım, sessiz çığlıklarla doldu bu sabah… Ve bu yaştan sonra devrilirken umutlara, huzura açılan çıkış kapısı her adımım bir ağırlık, bir yük sırtımda.

Hırsım mı, kırkım mı diye diye gece gündüz sıktım dişlerimi; çırptım kanatlarımı, bir umutla uçmak için yepyeni hayallere, içimde solarken bir bahar… Kırkım, unutulmuş hayallerle doldu bu sabah.

Kalbim, yaklaşan kışta, ruhum gökyüzünün kızıllığında kaybolurken, terk ettim rıhtımı. Sırtımda yaralar, aklımda korkular ve mazimdeki canımı acıtan hatıralar derin izler bıraktı bende. Dilimdeki dualar, yalvarışlar yetmiyor hayatın omuzlarıma yüklediği ağırlığı hafifletmeye. Çünkü artık telaşım, benliğimin taşıyamayacağı kadar ağır. Kırkım, derin özlemlerle yankılandı bu sabah.

Devamını Oku
Ahsar Zerefşan


İçimden bir ses bekadan söz ediyor. Oysa bilmez misin ki ey gönlüm baki olan Allah’tır. Bilmez misin arzuların ve ihtirasların yaptığı bu savaşı, hırsının kemali zeval vakti dolduğunda kaybetmeye mahkûm kalacaksın…

Ey Gönlüm içindeki bu savaşı bitir. İçindeki hırslar tıpkı güneş en parlak olduğu anda batmaya nasıl mahkûmsa, seni de en güçlü olduğun anda batıracak. Çünkü hırsın en üst noktası, aslında çöküşün başlangıç noktasıdır.

Gönlüm, bu fani dünya çölün ortasında serin bir gölgeden ibaret, geçiciliğinin farkına var, ebedi olanla bütün ol. Unutma ki “Bekamız” O’nun kalıcı sevgisinde ve huzurunda saklı ….

Devamını Oku
Ahsar Zerefşan

Göç benim içimde, nereye gitsem, varamadığım bir yerdeyim. Her adımımda yolum uzun, her molada yorgunum. Ulaşmak istediklerim hep bir adım ötemde, hep biraz daha ileride. Yolculuk benim içimde, içimdeki bu arayış hiç bitmiyor. Her yeni durakta, her yeni başlangıçta, yine aynı hissi yaşıyorum; ulaşamadığım bir yerdeyim. Hedeflerim hep ufukta, umutlarım hep gelecekte, fakat ben, hep varamadığım bir yerdeyim. Bu bitmeyen arayış, bu hiç dinmeyen göç, beni hep içimde bir yerlere sürüklüyor.

(Ahsar Zerefşan / Derlemeler - Haziran 2024)

Devamını Oku
Ahsar Zerefşan

Biliyor musun, yüreğimde taşıdığım her bir duayı ve her bir arzuyu gerçekleştirebilmek için ne kadar çabaladığımı kimse anlayamıyor. Güllerle bezediğim yollardan geçerken, her defasında biraz daha yalnız hissetsem de bu yalnızlık bana bir insana verilen kıymetin ne kadar takdir edilesi olduğunu öğretiyor. Bu yolda yürürken, yanında olmanın ve içimdeki duyguların nasıl bir fırtına kopardığını seninle paylaşmak isterdim. Ama olmaz, imkânsız bu. Çünkü bu duam, biliyorum ki içimde karşılık bulamamış yitik binlerce duadan sadece biri. Ama yine de gökyüzüne yükselen umut dolu dualarımın bir gün karşılık bulacağına dair umudumu kaybetmemeye çalışıyorum. Duamdasın ...Güvendesin…

(Ahsar Zerefşan/ Denemeler – Temmuz 2024 )

Devamını Oku