BELİ CAN
Şu aşk iklimine geldim geleli
Serde esiverdi bir kavak yeli
Sen deli, ben deli, yer gök ay deli
Tecelli girdabında yeldim yeleli
Destan değil, bir yas, bir feryat, figan,
Yangınlarda üşür Sarıkamış’ta.
Allahuekber’de binlerce fidan,
Büyür üçer beşer Sarıkamış’ta,
Ormanlardan taşar Sarıkamış’ta.
“Adını anmadım uzun zamandır
Hayalini bile silmişti aklım”
Diyorsa kuşkusuz bu bir yalandır;
Silemez kalbinden, kalbimde saklım.
Birer birer yapraklarım düşünce,
Ne kuyruk salladım, ne de eğildim.
Buldum değerimi değer bilenden.
Kimince bir borsa gibi sevildim;
Düştüğümde onlar kurtuldu benden.
Boş bir çaba, takıntı mı bendeki?
Yaratılanın onurlusu bilinip,
Kutsal kitaplarda okutulanım.
Tutkuların girdabında silinip,
Var oluş nedeni unutulanım.
Her zamanda, her ortamda, her başta,
Takvimin ağustos bağı açıldı,
Yapraklardan onca zafer saçıldı.
“Bugün Kerem doğdu” diye yazmağa,
Estergon'u yazan yaprak seçildi.
Ömrümüzün coşkun sevinçli anı,
Ömrü ömre kısır bir döngü bağlar
Sonunda kavuşur toprak toprağa
Gün doğar sevinir, gün batar ağlar
Gün gelir hazan düşer yaprağa
Varlığa güvenme yeller savurur
Kadersin sen, bahtsın, alın yazısın,
Sunduğun hep beter olmasa gerek.
Umudun umutsuz, bitmez nazısın;
Hayat yalnız keder olmasa gerek.
Kadersen, erklerin hepsi senindir.
Sinsi sinsi gülüyor
Günümüzde canavar.
Ne çoraplar örüyor,
Başımızda canavar.
Kurallara “hiç” diyor,
Ben ki sensizliğe bir garip sürgün,
Kararan bahtımın çırası sensin.
İçimde gurbeti yaşarken hergün;
Kimsesizliğimin çaresi sensin.
Sensin günler boyu özlem duyduğum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!