Gün kanar gül üstüne
Kanar dilim, dudağım
Kanar soluğum, sesim
Kalem kusar kırmızı
Can akar kırmızı
Tükene tükene kırmızı
Paylaşırdın benimle
Göğü, kuşağını
Dolardın yalnızlığıma
Her mevsim
Renklerinle
Doyamadığım
Leylek baharındayız aşkın
Aşkın sürgünüdür bu göç
Sırtı yeşil, başı maviye çalar
Kuytulukları buzuldur, kar var
Yayılır hayat dağların eteklerine
Erkenden başlanır güne
Kimyası böyle;
Farketmez kokusu, rengi,
Yoluna çıkan her çiçeği,
Koklayarak;
Kanayan yüreğini bile bile
Yeniden kanatsada dikenleri;
Sevmişim, sevilmişim, gün görmüşüm
Gün olmuş horon tepmişim
Diz vurmuşum, halay çekmişim
Başımda yeller
İflah olmaz bir aşka düşmüşüm
Yol olmuş bende türküler
Nazlı kızım, mezopotamyam
Eğilmesin yüzün
Hüzne zaman yok
Geçtik gönül yarasından
Eritik acıları yüreğimiz potasında
Su verdik çeliğin gece mavisine
Nice şafakların türküsüdür;
Al yazmalara,
Ucu yanık mendillere işlenmiş;
Munzur da isyan köpüğü,
Peri de süzülür gelin edasında,
Tutulmaz kardeşliğidir fıratın,
Gel dese aşk gelirmisin
Yüce bir dağ olsam
Bir kenarım yol olsa
Uzak yokuş demeden
Hikayeler yazılır
Roman dolusu insan hikayeleri
Kiminin bakışlarında derin yorgunluk
Kimi etrafında dönen yusufçuk
Doğmak istemezdin çocuk
Kalbimdeki mehtap sensin, güneşe yakın
Hep kıyısında yaşadım kavuşmanın
Ay gömülmüş karanlığa görünmüyor yüzü aşkın
Belliki çıkmamışsın pencereye uykun bozulmasın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!