1
Çeşmenin dilinden:
Yol üstüyüm, tanığım, zamana sürgün
Sırrı, sıvası dökülmüş yüzüm
Yekindim, yorulmadım kalbimden akarım
Sokaklarda hayata direnen umut çocuklarına
İstanbul
Ah istanbul
Bir fahişenin yorgunluğunda
Ve çılgın
Ve mavi uykusunda
*
Geceyi yırtarak, gündüzü kokluyarak
Emeklediğim patikalardan sana, doruklarına
Toplardım yücelerden şimal rüzgarını
Dağ kokusunu, savur yüzüme, dağıt saçlarını
Açmadan silkelerdi
Tütün tabakasını
İki parmak
İki dudak arası
Sarardı cığarasını
Körkütük karanlıkta
Öğretseydin ya usta
Öğretseydin ya bana
Kilim örmeyi
Şiir işlemeyi
Öğretseydin ya usta
saçlarını öreydim
Gün kavuşurken arza
Gül sularken
Her akşam taşlıkta
Yüreğin titrermi hala
Sızlarmısın
Yıllar önce görmüştüm bir duvar halısında,
Avcı vurmuştu yavru ceylanı okuyla.
Belki bir aşiret kızıydı, sevdasını,
Bize böyle göstermişti yarasını.
Yol tutulmuş
Can kuşatılmış
Ey sevgili hayat
Ne biçtiysen aldım sırtıma
Her mevsim aşk makamında
Ben aşk ıslağında
Gittin de
Elin kaldı
Yakamdaki çiçekte
Gittin de
Kar-beyaz bakışın kaldı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!