Bir yangınım
Kendi içimde
Savururlar külümü
Ben yandıkça
Bir ay doğar üstüme
Kızıl kehribar
Sevda ile
Şuur ile
Gülen gün güzelliğinde
Sarıl bana gülüm
Gençliğe, güzelliğe
Merhameti olmaz ölümün
Kaşla göz arası
Girdi koluma
Bana ışığı gösterdi
-Ay benim- fısıldayarak kulağıma
Uzandım yumuşak toprağına
İlkyaz bahçelerinden kaçırılmış
Otur incecik gölgeme
Konuş benimle
Anlat bana buraları.
Sarı şafakları
Suya inen karacaları
Dam üstünde çay tadını
Ey yaşamın gölgesi, güneşi
Hayatın ölmezi
Aşk'a hürmetten
Girelim gül bahçesine
Sefasını, cefasını soralım bülbül nefesine
Ateşin sarmalını şair yüreğine
Ben seni sevdiğimde
Sesim dağlara değdiğinde
Yanar kuru bir dal
Bir ses çıkarır, çatırdar
Sen bağrımda köz kal
Benden gidilir ayrılıklar adresiyim
İstasyonlar, otogarlar, limanlar
Fena halde hüzün kokar
Omuz hizasına el ağır kalkar
Omuzum da bir el, gözlerinde bulut
1
Çeşmenin dilinden:
Yol üstüyüm, tanığım, zamana sürgün
Sırrı, sıvası dökülmüş yüzüm
Yekindim, yorulmadım kalbimden akarım
Sokaklarda hayata direnen umut çocuklarına
İstanbul
Ah istanbul
Bir fahişenin yorgunluğunda
Ve çılgın
Ve mavi uykusunda
*
Geceyi yırtarak, gündüzü kokluyarak
Emeklediğim patikalardan sana, doruklarına
Toplardım yücelerden şimal rüzgarını
Dağ kokusunu, savur yüzüme, dağıt saçlarını
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!