Göğün alnını sevdi rüzgârın kanatları
Kayıp kentten kayboldu coşkulu ıslık sesi
Özgürlük ateşini çakıp yakan atları
Kırbaçlarla dövdüler durana dek nefesi.
Doğduğumda gerçekti bu masal kahramanı
Toprağa gömecekler gelmiş midir zamanı.
Bir rüzgâr kaldırır mı kaldırım kenarını
Büzgülü eteğini ya da yüksek bir dağın
Fırtına söndürür mü volkanların harını
Rengini değiştirir ağaç doğuran bağın.
Bir yağmur kurutur mu bakan gözün nemini
Neyden vazgeçmedim geçmesem senden
Diktiğim kuleyi yıkar giderim
Tarttım kararımı vermedim birden
Daha fazla kalmam çıkar giderim.
Gönlüm geçti demek hafif kalacak
Neyden vazgeçmedim geçmesem senden
Diktiğim kuleyi yıkar giderim
Tarttım kararımı vermedim birden
Fırtınalar derledim bu gün durgun sulardan
Cebime saklayarak yüzümün astarını
Belki kaçtım yıllardır aşk denen pusulardan
Asılırken çizgiler düşünmedim yarını
Gözünüzün içinden bir cennet diliyorum
Geç kaldın deseniz de ben zaten biliyorum.
Huzurumu kaybettim hiçbir yerde yok derken
Eller para önünde boşa secde ederken
Yılan diller ekranda cahilleri güderken
Umut ipi çürüdü gelecek tasasından
Suçluları mecliste aklayan yasasından
Bombası hazır duran kamyonet kasasından
Vallahi billahi de bıktık usandık artık.
Cinsel istismarlardan çocuklara tacizden
Bilmeniz mümkün müdür bir namlunun ucunda
Saatleri şaşırmak ölümün avucunda
Sönmesini beklemek can alan fenerlerin
Bir afet olmalıydım cehaleti yıkacak
Haksızlığı kodese ömür boyu tıkacak
Terör denen belanın kanını akıtacak
Huzur bulsun bu millet bir afet olmalıydım
Bir hortum olmalıydım yutmaya silahları
Tüneyerek balkona izlerken sokakları
Rüzgârın şiddetinden uçan tozlar ulurken
Vahşi bir gök tarladan toplanırken çareler
Geriye giden akıl sizden mi düştü bayım
Yakalasam yaramaz ben onu ne yapayım?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!