Bir kibrit alevidir aşk
Birden parlar birden söner
Sonunda her zaman yarım kalan sözler
Ve bir daha açılamayacak olan defter...
Cesur ama ölümlü insan
Ne korktun şu ölümden
Bugün sen mi varsın göç eden
Olucak kazanan ya şeytan ya sen
Çıkacak ruhun hareketsiz bedenden
Çıksam şu hayat trafiğinden
Yalnızlığa , sessizliğe , doğaya
Salıversem kendimi uçsuz bucaksız bozkıra
Tan yelinde esen kum tanesi gibi savrulsam
Yunus gibi derya içinde balık olsam
Elif gibi dimdik dursam
Tanelerden birikmiş, büyümüş kum tepesi
Kimisinin kibri, kimisinin hevesi
Arada kapıyı çalan ölümün ziyareti
Son kum tanesiyle birlikte bitti.
Tükeniyor umutlarım
Bir tırtılın kelebeğe dönüşmesi gibi
içten ve derinden
kimselere görünmeden
Uçuverecek semaya kanatlanarak
Yıldızlar kadar parlak
Gördüm dünyada bir mahperi,
Bulmak için oldum münzevi,
Yollar Sırat`dan daha ezeli,
Açmaz mı hiç incir çiçeği ?
Yavaş yavaş izliyorum benliğimin çöküşünü
Andırıyor sanki insanlığım koparılmış bir gülü
Hatırlıyorum onu gördüğüm ilk günü
Yaşıyorum fakat kalbim hala onda gömülü
Yalnızlık, gerçekten nedir yalnızlık insan, yalnız olabilir mi?
Kimsesiz olabilir mi? hem de o kadar ki içindekini dökemeyecek kadar
Sonra, nereden bulacak şifayı kimden görecek, bilecek, duyacak
Belki de hemen yanı başında göremeyecek, elini atsa tutamayacak
İçi dolu aklı karışık bir şekilde yalnız ölecek
Kimse bunu bilmeyecek, fark etmeyecek, hayat devam edecek
Yaşanmamış günler görülemeyecek yıllar
Gelse de bir daha aynı şans, aynı imkan
Yine ben mustarip, yine ben sana uzaktan...
Yine sen nasip, yine sen bana armağan...
Yüzündeki çilleri gökyüzündeki yıldızlar kıskanmış,
Ruhunun saflığı bulutların beyazından alınmış,
Gözlerinin...
Gözlerine bakmak daha nasip olmamış.
Belki bu gün vatanını seven bir insancıksın(kendi tabirin) inşaallah yarınlarda vatanına ve milletine faydalı bir insan olacaksın. Başın hep dik, yolun ve bahtın açık olsun, yüreğindeki vatan sevgin eksilmesin.