Kış, boran, soğuk hava, yaprak gibi kar yağar;
Rüzgâr kovar kart, kar, "düşeceğim diye direnir.
Eser rüzgâr, uğuldar, kar hep şiddetini artırır;
O sırada, caminin yanında kör bir yaşlı durmakta.
Gece gündüz hep orada, her Allah 'in günü,
Torbası elinde, dilenir yaz ve güz, bahar, kış günü.
Dağ başına kurulmuştur köyümüz,
Bir çeşme var onun yakınında;
Köyümüzün güzelliğini, suyunun tadını bilirim,
Onun için severim, ruhumla, varlığımla.
Tanrım burada yaratmış, burada doğmuşum,
Burada, evvelâ Kur'an âyetlerini okumuşum,
Ayrılıp gitsem de senden, ömrümün tanında ben,
Ey Kazan ötesi! Sana döndüm daha çok severek ben.
O tanıdık kırlar, alanlar çekti evvela hissimi,
Cezbedince, bırakmadı, geri getirdi sonunda cismimi.
Sıksa da, sende yetimlikler, fakirlikler beni,
Ayırsa da akranlarımdan horluk ve kötülükler beni,
Pekçok "yılan ses çıkararak kenardan bakarlar bahtıma,
Süzüle kıvnla kötüler, tırmanırlar tahtıma.
Sanki, hayat evimi saran karanlık azmış gibi,
Tahammül edemezler bir köşeden aldığım ışığıma,
Özleri sözlerinden alçaktır, gözleri dizden aşağı.
Köpek gibi havlarlar kusuruma, göz yumarlar iyiliğime.
Birdenbire kaplar etrafı dumanlı bir hava;
Karlar uçar, serpilir, kar üstüne kar yağar.
Kar yüzümüze çarpar acımasız, göz açtırmaz.
Her kara nesne bir kurt olur, yankesici olur.
Kan yemek istercesine, düşer yere donuk ay ışığı;
Korkar ay sanki; ışığı bazen ak olur, bazen sarı.
Şâirim, kutsiyetin olsun gönlünde senin sır;
Şâir olduğunu kimseye söyleme dostum, sakla.
Anlamasınlar, nereden kaynaklandığını kudretinin,
Latif varlıklar gibi gösterme sen, gerçek suretini.
Her zaman, her yerde başka kılıklara bürün:
Verme kimseye sır, onlarla sohbet ederken;
Kara yüzlüler, bizi olmayacak işlere zorladılar:
Burada yok size hürriyet, sultanın ülkesine gidin, dediler.
Gitmeyiz, orada işimiz buradakinden daha zordur,
Burada casus on taneyse, orada onbeştir.
Buradaki gibidir oradaki zorba askerler;
Kamçılar aynı kamçı, tek fark, feslidir onlar!
Âdetince, kırıl, yan gönül, sızlan gönül!
Pek azizdir, samimiyetle Tanrı 'ya itaat eden gönül.
Her ân benden diler dünya, gönül yemişlerini,
Ne olgunlaşır, olunca ışıksız gönül, sönmüş gönül?
İleri sevk et sahibini, ol tahammülde taş gibi,
Feleğin zulümlerine boyun eğmiş gönül!
İşittim dün gece, biri türkü söyler,
Gönlümüzce güzel, bizim türkümüz,
Türlü düşünceler ilham eder,
Öyle ağlamaklı, kederli türkümüz.
Dertli dertli yavaşça söyler,
Tatar gönlü neyi hisseder;
Toprak yeşermez, çiçek açılmaz, düşmezse yağmur damlası,
Nasıl yazsın şiiri şâir, olmazsa ilhâmcısı.
Bir güzelden hangi şâir, söyleyiniz, ruh almadı?
Bayron mu, Lermontov mu, Puşkin mi, hangisi?
İşe yaramaz bir et parçasından ibarettir yürek,
Parça parça doğramazsa, aşk ve muhabbet makası.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!