Ah bir bilsen yalnızlığımı
Eriyip tükenişimi görsen
Sanki zindan günler, geceler
Bitmese saatler, bitecek ömür
Belki bir yıla, belki sabaha
Yazmakla bitmiyor birtanem
Hasret de bitecek özlem de
Sevincim olacak görünce seni
Dinecek gözlerimin seli
Bırakıpta seni gidince geri
Asırları geride bırakmanın
Mutluluğunu yaşıyorum
Geriye dönüp baktığımda
Biten sadece bir günmüş!
İçinde yaşarken günü,
Bunca çilenin sonu değilmi
Bir avuç toprak
Ölümden yana korkum yok,
Korkum, sadece unutulmak…
Bu sabah yağmurla birlikte
Sağanak gibi düştün aklıma
Cama vuran taneler misali
Bir fısıltı, sesin kulaklarımda
Ne kadar huzur verici ve ne kadar ıslak
Ömürler zaman içerisinde zaman yaşasalar bile
Dünler tarif edilemeyecek kadar kısa ve acımasızdır.
Velev ki o günlerde, insan ızdırap kazanında kaynamasa bile.
Beyin şeridinde acıların yada sevinçlerin
İz bıraktığı birkaç resim
Ve geriye baktıkça, insanın unutamayıp hatırladığı birkaç sözcük.
O gün
Bana söylemiştin
Nasıl sevdiğini
Neler yaşamak istediğini
O gün
Geri dön
Kapat kapıyı ve gözlerime bak
Ne olur sevgilim yanımda kal
Seni çok sevdiğimi biliyorsun
Geri dön
Günaydın İstanbul Kardeş,
Bir vapur düdüğü,
Bir martı çığlığı ile uyandırıp,
Güneşin doğuşunu göster bana...
Bugün fena halde canım sıkılıyor
Sesini duymanın verdiği huzuru
Neşeyi, heyecanı ve duyguyu
Boğarcasına birtanem canın sıkılıyor.
Sesindeki özlem, belki de acı
YURTAYDER!
Nedir? Belki de hiç duymadınız bugüne kadar! Umarım bundan sonra bukadar duyarsız olmaz ve 'TELEVOLE'lerden biraz uzaklaşarak etrafınızda olup bitene kulak kabartır, azda olsa göz atarsınız...
Bunu kısaca anlatmaya çalışayım. Ama inanın sadece ismi değil, anlatacağım şey aslınd ...