Bir gecenin zifiri karanlığıyım bugün,
Güneş vursa da aydınlanmayacak düşüncelerim.
Kat kat buz kaplamış gönlüm,
Ateşler içinde kalsa da çözülmeyecek dünüm.
Bir zamanın akrebi, yelkovanıyım bugün,
Aşkın kalbimde kök saldı bir anda,
Zaman bu kökleri yıkar sanma.
İsmin kazınmış şuursuzca, zihnime
Zaman bu izleri siler, atar sanma.
Elinle aşkımıza bul bir çare.
Garip bülbül, erkenden yuvadan uçma,
Kanadın kırılıp yere düşersin.
Konmak için dikenli güller seçme,
Ayağın takılır dile düşersin.
Söyleme türkünü, hemen şafak vakti,
Bu şarkıyı sen gidince dinliyorum,
Alıp yanına götürsün beni diye.
Bir Nevbahar günü düşerken dalımdan,
Rüzgâra kapılmadan belki tutarsın diye.
Bu şarkıyı bu bahçede dinliyorum,
Feryat eden bülbüller de öğrensin diye.
Tarihte yok senle bir benzerin,
Dillerin destanısın Çanakkale.
En büyük mirasıdır ecdadın,
Geçilmezler şehri Çanakkale.
Görmeden resmini çizerim,
Gönlümü ben sana siper eyledim,
Candan geçilir de Çanakkale’den geçilmez ki.
Kara, deniz, hava ne fark eder,
Okyanuslar geçilir de Çanakkale geçilmez ki.
Geçmişiz anadan, babadan, kardeşten,
Ey bu dünyanın cefakar kulu!
Bırak riyakarlığı, görünsün yüzün.
Kapılma rüzgarın yönüne, dik yürü
Güneş vursa da erimesin, solmasın özün.
Gördüm gül yüzlü yâri uzaktan,
Mağrurlanmış gözler deryaya dönüşmüş.
Bir tebessüm, bir gülümseme ile açılır gamze,
Sinemi yaralayan bir ceylana dönüşmüş.
Bir eda ile çekilmiş kömürler, kaşına;
Gittim seyran eyledim, Doğu Türkistan’ı
Kurdu değişmiş, aslanı değişmiş
Harap düşmüş gördüm beçare dostlarımı
Azılanmış çakallar, domuza dönüşmüş
Yakılmış, gariplerin başaklı tarlaları
Bir sigaradır ömür dediğin,
Gür çıkar, savrulur, yok olup gider.
Bazen en iyi ilacıdır yalnızlığın,
Dertleşir, sırdaş olur, yok olup gider.
Bir umuttur sigara dediğin,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!