Pazarlıktı,
Ödünç bir zaman.
Ayrılığı beklerken üç beş yıl
Yine gelirim uygunsan..
Gün doğmadan,
Peki..
Dilimleyelim dağları bir bakalım.
Kumtaşı, kiltaşı, granit..
Uzundu bizden öncesi
Ne dersin?
Dökülür müyüz, sertleşir mi?
Gri kolaydır yeşilden
Sonumuzu bilmek kederi
Yaşam dururken.
Oysa aşk tetikte, bahar tetikte
Namlulara sürülmüş nergisler
Bir gülsen dağılır rüzgardan
Saatidir gelmenin
Bilirim.
Akşam bastırırken,
Tomurcuklanır alnında
En eski tarihin.
Bir damar açılır;
Arı kuşları karanlıkta,
Ölüm dalışında.
Çağır artık sevdiğim, bahar gelsin..
Yoruldu Ankara..
Turuncu ve güleç
El kadar oğlumaydı
Arsızdı kirpiklerim
İzin almadı;
Şefkatine dolandı.
Şaşırdı, soğudu, yaşlandı.
Ürperen köklerinden
Yaşam suyu çekiliyor.
Merhametli bir el
Kozasını ördü.
Bir gölge olmalı..
Kendine kapanıyor.
Mutlaka bir gece düşüdür,
Işık ışık araçlardan kaçtığımız.
Yağmur uğultusuna şükran
Camlara buğu kattığımız.
Yoksa olur şey değil
Kimliğimizde bile
Bir gölge büyüyor aramızda.
Güneşimiz memnun değil mi?
Kendine bir yay çiziyor.
Küçük insanların küçük aşkları
Tenlerde yaşar.
Dilenen bir avuçta saklı
Merhamet
Topal bir serçede,
İri gözlü adamın tecrit hücresinde,
En çok sarı koridorların ışığında
Yaklaşan iğneye ilgisiz,




-
İbrahim Çetiner
Tüm Yorumlarnasılsınız