Saklı bir şehrin arta kalanlarıdır ömür
Adımlarında sessizlik
Ağlayanında kimsesizlik
İçine doğru kıstırıldıkça saat kadranı
Saklı bir şehrin
Lastikle tutturulmuş
Basit bir sapandan
Kuşun ayağına kurşun gibi
Bir taş geldi
Dosttan gelmeseydi taş
Bu kadar incitmezdi
Sabah olacak mı?
Bir daha doğar mı güneş?
Bir dağın ardında yoruldu yıldızlar,
Ateş böcekleri geldi ellerinde ışıklar.
Uzun bir gece saklandı arkama,
Körebe oynadı bulutlar
Toprağın içinde
Toprak solardı
Yolların içine üflerdi rüzgar
Kurumuş yaprakları bir bir salardı
Gecenin içinde bir gece daha
Usulca eğilip
Kulağıma fısıldadığın akşamlar
Aşkı düşünürdüm.
Sonra bir yangının sıcaklığında
Küle dönüşürdüm.
Sen varken bana ben gerekmiyor
Benliğim sende varken
Nefes almama gerek yok
Senin nefesin ikimize de yetiyor
Yavaş yavaş şafak ağrıyor
Her şafakta bir tel saçım ağrıyor
Uykum hiç yok başım ağrıyor
Kalbimde bir acı gönlüm ağlıyor
Ateşten bir çemberin
Yarıçapında
Gel gitler
Her bir kuyuda başka bir ay yansıması
Geceden sonra bir Yıldız
Karanlıktan bitab düşer
Yarasalar emdi
Bütün karanlığı
Gün ışığına
Taşındı
Başka bir acı
Bulutlar geldi geçti
Birazdan buz gibi
Olacak
Her taraf
Ve gideceksin
Hiç bilmeden gideceksin
Omuzlarıma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!