Unutkanlığı ateşe veren
Siyah bir lastik,
Kesik kesik duman!
Daha dün buz gibiydi buralar
Üşüsemde beni mahveden bu alakadar
Sis yoktu.
Ölümü sadeleştirdim
Sıkıntıları bölünebilen
Sayılarla küçülttüm
Paydası aynı olan güçlükleri
Toplayabildim
Sözümü
senden buğulanmış
aynaların arkası sır!
bir gece daha
yumuşak çamur gibi
ayaklarıma sıvandı.
sabahlar anlamadı bile sabahımın
Bir adım ötede
Okyanus kokusu
Benim benliğimden
Suya doğru kayan,
Çakıl taşları,
Kum taneleri...
Anlamsızın
Anlamını
Anlayabilmek,
Ve anlatabilmek
İçin o anlamsızı
Hiçbir
Üstümdeki duruşundan
Hint kumaşı mı sandın kendini?
Kaldırıp bir kenara atsam,
Dönüp sana bakan olmaz!
Kalbimdeki vuruşundan
Mutlu ressamlar da
İyi çizer karanlığı,
Hüzünlü kuşlar
Gülümser gibi göç eder bazen
Yabancı insanlar
Çok sevilebilir küçük kasabalarda
Daha sıcak kaynıyor magma
Akıp gidiyor ateş!
Çekirdeğin etrafında
Tavaf eden
Elektronlar
İhram giymiş her bir zerre
Eğer ki seninle evlenseydik
Sana benzeyen çocuklarımız olurdu Merve
Ama benim seninle evlenmem dünyanın
Marsla evlenme ihtimali gibi.
Dünya ile Mars evlenselerdi kızıl bir gezegen doğardı çünkü kızıllık baskın gen




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!