Beyoğlu ndayım. Kırık bir tabure eski bir masada, içimdeki kederim ve kadehimdek beyazımla seni andım. Bu akşam efkarlıyım. Uzaktan gelen keman sesinin hüzünlü nağmelerinde seni gömüyorum yavaş yavaş içime,Öyle derin yaralarım var ki bilemezsin. Andıkça acıtıyor beni. Bu akşam acıtanlara son vermek istiyorum.Ama duygularımın ihanet etmesinden korkuyorum. Dur durağı yok ki korkusu hiç yok,benim gibi değil anlayacağın. Hayalini çizdikçe Ay denize çoşuyorum çoğalıyorum. Gözlerinde kayboluyorum. İçimi yeniden ısıtıyorsun, Sarıyorsun beni sımsıcak. Kaç kez unutmayı denedim ah kaç kez Yaradanıma dua ettim. Sırat köprüsü gibi sevgin taşıdıkça omuzlarımda sevgini ağırlaşıyor bedenim.
O vakit her yudumda seni içiyorum. Dumanlı dağlar gibi oluyorum, Tepesinde karlar, kar içinde açan kardelenler gibi sana uzatıyorum sevgimi.
Güne dönen çicek gibi.
Keman inceden hala çalıyor.Çal diyorum içimden çal kemancı, al içimdeki o acıyı götür beni yeşil diyarlara. Seninle olan ruyalara yeniden yeniden sevmeyi anlat bana. Şimdi kadehimdeki beyazım ellerimde, yaktıkça genizimi asılı duran gözyaşlarım damlasın masaya sen diye. Sessiz sessiz oturalım. Bir keman bir ben ve olmayan senle
Eksilerim vardı benim
Eksikliklerim.
Seninle eksikliklerimi
Tamamladıklarım.
Eskisi yoktu artık
Seninle başlangıçlarımda.
Penceremin önünde oturmuş denizi seyrediyorum. Bu gün yağmur yok. Hava açık masmavi elbisesini giymiş.Güneş gülümsüyor dünyaya. Deniz nazlı nazlı sallanıyor. Öyle huzurlu ki burası,bir de sen olsaydın. Sessizliği paylaşsaydık seninle. Seninle daha çok şey yaşasaydık. Politika konuşsaydık örneğin ya da okuduğumuz kitapların kritiklerini yapsaydık birbirimize. Karşılıklı çay içseydik sıcacık olsa ellerimiz, yüreğimizde sevgimizle gülümseseydik. Sonra kalkıp birden öpseydim seni, gözlerine bakıp sevdiğimi söyleseydim.
O an gözlerindeki beni görseydim, yüreğimden akan sevgimi ve yanındayken bile çektiğim özlemimi anlatsaydım sana. Ya da hiçbirşey söylemeden sarılsaydım yalnızca sarılsaydım sana.
Sımsıcak bir elde
Avuca verilen yürek gibi
Aydınlık yüzünle
Pencerenin önündeyim. Denizi görüyorum.Yelkenliler kuğu gibi deniz üstünde ama martılarım yok,vapurlarım yok,Salacak yok. Koca deniz bana bomboş,yokluklar içinde sanki. İstanbul özledim seni. Özledim sevgimi yaşadığım yerimi. Ölümsüzlük gibisin İstanbul,yürekte taşınan sevgisin ne çok severmişim seni ah ne çok bilemedim.
Yüreğime düşen özlemler mi olacak hep. Hep bekleyen mi olacağım. Hüzünlerimle bütünleşti gözlerimin yeşili turuncu karıştı harelerime. Gün batımı bu gün gözlerimde yüreğimde binlerce düşen yağmur damlaları var. Üzgünüm, özlemliyim ve sensizim İstanbul.
Dokunan gözlerindi aslında yüreğime,delip geçen beni. Anlamadın. Oysa ne çok yazmıştım sana,nasıl anlatmıştım. Yüreğinde istediğimi olduğum yerde,olmadığımı biliyorum. Acıyor içim o zaman.
Yelkenlileri seyrediyorum, direklerinin boyları hep ayrı, tekne boyuna göre ayarlanmış. Denizde salınışları bu hesaba bağlı. Yüreğimin direkleri neye endeksli diye düşündüm. Öyle med cezirlerle dolu ki hangi hesaba göre ayarlanmalı gönlüm. Sevmenin aritmetiği yok. Çıkarsın bazen,bölünürsün ya da çarpılır,toplanırsın. Tüm bunların sonucunda sevgiyle dokunmak çıkar.Sevgiyle yaklaşmak. Sevmek yani.
Ay ışığı öyle güzel vuruyor ki geceye ve denize. Uzaktan gelen melodilerle kadehimdeki beyazım,seninle bu gece bütünleştik. Bu gece seni düşündüm özlemim. Özlemlerim öyle çok ki,katagorize edemiyorum duygularımı, Ben benim diyorum kendime,aynalara baktıkça yüzüme gülümsüyorum. Yüreğime kara düşürmedim, düşürmedim ki hala sevgiye inanıyorum. İnsanım saçımın telinden ayağımın tırnağına kadar. İnsan kadar hatalarım var. Korkularım var. Tüm benliğimde sevgim var. Sevmek özlemek düşlemek. Düşlerimde seni düşünmek.
Öyle yalnızım, öyle kalabalığım ki bu gece. Bir yanımda güller açmış kucaklamış beni sevgi, bir yanım kurak çöl sanki
Sen benim gizlimsin,
Sen benim gösteremediğim
Sen benim sevgimi satıraralarında
Hissettirdiğimsin
Ağladığımı güldüğümü
Özlemlerinin beni
Rıhtımdaydım bu gün,
Yanımdan insanlar geçip gidiyordu
Dalmıştım denize bakıyordum öylesine,
Birden kokun geldi burnuma irkildim
İçime çektim derinden,başımı çevirdim
Onlarca yüzde senin yüzün yoktu
Sensizliklerimi kuşandım
Sevmelerime inat
Kuşanmaya savunmaya
Öyle alışmış ki yüreğim
Senli zamanlarımda
Konuşamadım
Gülme krizine tutulmuş gibiyim. Gülüyorum, gülüyorum aynaya baktım ağlıyormuşum aslında. Kendimle yüzleştim aynada,yüzüme baktım ellerimle dokundum gözlerimin kenarındaki kırışıklıklara. Bir sandalye çektim oturdum. Hadi bakalım bu gün yüzleşme günün. Yüzleşmelerim hem kendimle hem seninle. Kendime söyleyecek çok şeyim var. Kırılganlıklarım çok içimde anlatılmaz kırgınım. Yüreğimin her tarafı cam kırıklarıyla dolu sanki, batıyor. Battıkça acıtıyor canımı. Bitmez tükenmez dediğim herşeyi tüketmişim içimde. Ters yüz edilmiş gibiyim. Kederleri giydirdiler,hüzünleri aldım. Bu yangın yerindeki,bu yüreğimdeki sevgiyi kimse tüketemedi. Çok uğraştılar aslında. Koparamadılar benden sevgiyi sevmemi. Sana gelince,sen hep sevildin. Sevilmenin hazzını bilirim. Ayrıca kişiye yüklediği egozmi de, bitmez sanırsın hep sevileceğini umarsın. Sonsuzluk değildir sevilmek,sevilirken sevmeyi de ögrenmen gerek. Anlayacak bir gün yüreğin senin de,sevilirken sevmenin mutluluğunu. Aynaya baktım,gülümseme oturmuştu yüzüme. Sağnağa tutulmuştu yüreğim ama güneş açtı ardından yine. Seni artık anmayacak dudağım. Sen sevmeyi öğrendiğinde beni anacaksın ister istemez. Büyüyeceksin daha çok ağlayacaksın. Sevgiyi taşımak hiç kolay değil bilesin. Vermeyi ögreneceksin. Gülümsetmeyi,sıcaklığı,kederi ögreneceksin. Böyle seveceksin sende günün birinde. Benim kayıplarım gidenlerim. Ölümle gidenlerim,dostluklarında yitirdiklerim,aşklarım çok sevildiğim sevdiğim aşklarım. Sevilmediğim de. Kayıplardan öğrendiklerim; sevmek gerektiği, paylaşımların içtenliği,dostunun kulağına ayıbını söylemek ama hep sevmek hep sevmek.
Nicedir şarkılardan fal tutmuyorum. Seni yine bana hatırlatırlar da yine yüreğime karabasan gibi çöker sevgin diye korkuyorum. Sana, seni sevdiğimi özlediğimi anlatmamdan korkuyorum.
Bir kadeh beyazım da yok yanımda ne zamandır. Ya çözülür de dilim, haykırırsam sana olmaz zamanlarımda sevgimi. Sen neler yapıyorsun bensiz zamanların nasıl geçiyor, yakıp kavuruyor mu seni özlem ya da unutuldum mu gözden ırak olunca? Hani yüreğine düşen cemreydim ben. Hani dilin unutsa da yüreğin unutmayacaktı beni son nefesine kadar. Sözler dilden ne çabuk çıkıyor değil mi? Ve insan ne çabuk unutuyor olanları... Ben ne söylediğimi unutuyorum ne yapılanları. Bu yüzden midir ki hep içimde bir yerler de sızım var. Ne zaman sevdalı çift görsem aklıma bu yüzden mi sen geliyorsun? Şarkılardan kaçışlarım, İstanbul'dan uzaklarda da olsa Salacak'ı düşündüğümde eskilerden bir tabloyu çizmekte yüreğim.
Beni unutman ancak seni ben yüreğimden attığım zaman olacak ve ben hiç bir sevdamı yüreğimden atmadım hep taşıdım.
her şiirde bir ben buldum benden öte....