Annemi ve babamı küçükken kaybettim,
Beni önce sen sonra devletim büyüttü.
Doyamadım Dünya’da anneme babama,
Rabbim dilerim doyarım öbür dünyada.
Ey Rabbim bana her şeyi mi veren sensin,
Onlar sana gel der, gitme onun huyuna,
Şimdilik çoban ol, gör kurdu bak koyuna.
Onlar ülke ister, kanma bu tür oyuna,
O büyük vahşete, sabret bir adım kala.
Keskin olan sirke, küpüne verir zarar,
Develer su içiyor diye, kurşun deydi,
Develer ölürken, niye boynunu eğdi.
Semudu hatırla, Salih kavmine dedi,
On bin deve katledildi, o develer neydi.
Avusturya, on bin devenin katli büyük,
Savcı Hâkim Avukat ile Polisi,
Ahmet’i Mehmet’i Arif’i Ali’yi.
Hocayı hatta her Vali’yi, okutan
Öğreten çok yüce bir öğretmen vardır.
Cumhurbaşkanı başbakan ve vekili,
Âdemden bu yana yaradılışından,
Kabil’in Habil’imi kanatışından.
Allah’ın biz kulları yaratışından,
Bil ki kadir kıymeti çoktur be oğul.
Kin güdenin zehir’e beter vuruşunda,
Baban Abdullah’dır Annemiz Âmine,
Ana karnı Âmine, sana hamile.
Sen doğmadan baba girdi kabire,
O Hilal kaşlarına kurban olduğum,
Altı yaşındaydın Anneni kaybettin,
Bak dünyaya talân olmuş,
İnsanoğlu yılan olmuş.
Herkes dünyalık topluyor,
Şu ahiret yalan olmuş.
İnsan bilmez doğru nedir,
Gaflet gömleğini, giyen mert olmuş,
Zalim gülü koparınca, gül solmuş.
Yetim çocukların, gözü yaş dolmuş,
Olmayan adalet, yerini bulmuş.
Bak etrafına insan, dönde bir bak,
İnsanım dedim, yargıladım kendimi,
Görünce halimi, soldurdum rengimi.
Böyle sunamam Rabbim sana sevgimi,
Ben tevbe ettim, öldür benim nefsimi.
Ben insanım, fıtratım böyle olamaz,
Bir gün ölürsem, dostlar gelsin mezarıma,
Sevdiklerim gülleri, diksin toprağıma.
Dokunmasın namert olan gül yaprağıma,
Ölen öldü de? Vur davulcu tokmağına.
Mezarımı süslemeyin, tuğlayla çevirin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!